23 Şubat 2013 Cumartesi

Eğribel'e Tünel

                   BU YAZILAR HALA GÜNCELLİĞİNİ KORUYOR
                 Aşağıdaki üç yazım Mart 2006'da seri halinde yerel gazetemiz Yeni Şebinkarahisar'da yayınlanmıştı. Aradan geçen 7 yılda yazılar güncelliğinden bir  şey yitirmiş değil. Rize Erzurum arasına yapılmasına başlanan yaklaşık 14 km'lik tünel inşaatında 900 metre ilerlenmişken, Eğribel'e yapılması istenen tünelin proje çalışmaları bitirilebilmiş değil. Sivas-Suşehri arasındaki Geminbeli'ne yapılması planlanan tünelin ihalesi de önümüzdeki günlerde yapılacak Şiran-Çamoluk-Gölova arasındaki yolun yapımının bitirilmesi ile de Şebinkarahisar çıkmaz sokak halini almış durumda.
                  Buyurun 2006 yılındaki görüşlerime. Bugün ile karşılaştırın lütfen.


                     "EĞRİBEL’E TÜNEL, NEDEN?                                                                                                                          
                İzleyenler fark etmiştir. Bu gazetenin her sayısında Eğribel’e tünel yapılması istenmekte, sürekli olarak gündemde tutulmaktadır. Bundan rahatsız olanlar olduğu gibi, konunun sürekli canlı tutulmasının sıkıcı olduğunu söyleyenler de çıkacaktır.
                Eğribel’e tünel yapılmasını neden istiyoruz? Çocuklar gibi,” başkasında var ben de isterim” şımarıklığı ile mi hareket ediyoruz?
                Tabii ki hayır.
                Şebinkarahisar’ın artık çıkmaz sokak olmaktan kurtarılması, ilçemizin ve bağlı olduğumuz ilimizin kalkınması, vilayetlik gibi tünelin de hakkımız olması, yıllarca çekilen sıkıntılara son verilmesi, 1933 yılında İsmet İnönü’nün verdiği sözün yerine getirilmesi, Şebinkarahisar-Giresun Yolu, Doğu Karadeniz’i İç Anadolu ve Akdeniz’e bağlayan en kısa yol olduğu için tünel istiyoruz.
                Sadece Şebinkarahisar’ın değil, Giresun’un kalkınması, limanın işlemesi için de, Eğribel’e tünel yapılması gerekli ve hatta zorunlu. Trabzon ve Ordu bürokratları ve milletvekilleri, Anadolu’nun içlerine daha sağlıklı bir yolla bağlanabilmek, illerini içeriye açabilmek için çaba harcıyor.  Ordu’lu, Ordu’yu, Mesudiye üzerinden Sivas’a ve İç Anadolu’ya bağlayacak, üzerinde onüç tünelin de yer aldığı, “Dere Yolu” adı verilen yolun bir an evvel bitirilmesi için çalışıyor. Trabzon’un, Gümüşhane-Şiran-Çamoluk üzerinden Sivas’a bağlanması için çalışmaların devam ettiği belirtiliyor. Osmanlı döneminde dahi  limanın canlandırılması için Giresun-Şebinkarahisar Yolu’nun önemi kavranmış iken, Cumhuriyet döneminde bu yolun es geçilmesini anlamak mümkün değil.
                Şebinkarahisar yıllardır yol sorunu ile boğuşuyor. Özellikle  kış aylarında Şebinkarahisar-Giresun Yolunda araçlar kelle koltukta kullanılıyor. İnsanlarımız yolda kalıyor. Tamdere veya Karayolları Bakımevinde, kuru sandalyeler üzerinde uyumaya çalışıyor. Geçmişte kış boyunca, 6-7 ay,  Şebinkarahisar-Giresun Yolu kapandığından, ilçemiz insanı, Gümüşhane-Tirebolu veya Koyulhisar-Ordu üzerinden bağlı olduğu vilayetine ulaşmak zorunda kaldı. Saatlerce süren  bu yolculuklarda bugüne kadar kaybedilen zamanın yarattığı ekonomik kayıplar ve çekilen sıkıntılar  hesaba katıldığında Şebinkarahisar insanı tüneli çoktan hak etti. Bugün de aynı sıkıntı Eğribel kapandığında yaşanıyor.
                İlçemizin tanınmış simalarından merhum Osman Kaya, Yeni Şebinkarahisar’da yayınlanan anısında, 1933 yılında vilayetliğin iadesi için Şebinkarahisar heyetinin İsmet İnönü’yü ziyaret ettiğini, “Giresun ile aramızda yol yoktur. Yazın birkaç ayında işleyen kervancılık döneminde kalan bir yoldur, perişan oluyoruz” şeklindeki yakınmalara karşı, İsmet İnönü’nün, “ben o dağları deldireceğim, size mükemmel yol açtıracağım” cevabını verdiğini  söylüyor. Daha o yıllarda tünel gündemde yerini alıyor. Vilayetlik talebinde olduğu gibi, tünel konusunda da devlet büyüklerinin verdiği sözler hava da kalıyor ne yazık ki. Vilayetliğini haksız yere lağvederek Şebinkarahisar’ı ekonomik geri kalmışlığa ve yalnızlığa iten Devletin, artık verilen sözleri tutması, İsmet İnönü’nün sözlerini artık hayata geçirmesi zamanı gelmedi mi sizce?  Hasan Tahsin Okutan, 1944 yılında yayınlanan Şebinkarahisar ve Tarihi kitabında, “Asarcık’tan girilip Tamdere’den çıkacak bir tünel” isteğini daha o tarihte dile getirmiştir.
                Haritaya bakıldığında görüleceği gibi,  Doğu Karadeniz’i İç Anadolu’ya ve Akdeniz’e bağlayan en kısa yol, Şebinkarahisar-Giresun Yolu’dur. Bu yo üzerinde ulaşımı etkileyecek geçit sayısı da, bu güzergahın önemsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Giresun-Şebinkarahisar-Sivas güzergahında Eğribel ve Gemin Beli geçitleri bulunuyor. Trabzon-Gümüşhane-Çamoluk-Sivas güzergahında Zigana, Kösedağ, Çilhoroz ve Geminbeli geçitleri Ordu-Mesudiye-Koyulhisar-Sivas güzergahında ise Gürgentepe, Harçbeli, Iğdırdağı, Geminbeli geçitleri yer alıyor. Eğribel’e tünel yapıldığında Giresun-Şebinkarahisar-Sivas güzergahında sadece Geminbeli geçidi kalıyor. Bu da, ulaşımın büyük oranda rahatlaması anlamına geliyor.
Giresun-Şebinkarahisar Yolu'ndan 2010

                Burada, halen Şiran-Çamoluk arasında yapımı devam eden, zamanın Adalet Bakanı ve Gümüşhane Milletvekili Oltan Sungurlu’nun, Şiran Belediye Başkanı’nın isteği ile başlattığı yol, gelecekte Şebinkarahisar’ı yakından etkileyecek yol olarak karşımıza çıkıyor. Şebinkarahisar-Suşehri Yolu’nda güzergah değişikliği ve Eğribel’e tünel yapılmaz ise, Şiran-Çamoluk arasındaki yol ulaşıma açıldığında, korkarız ki Şebinkarahisar çıkmaz sokak değil, kapalı sokak halini alacaktır. Bu durumda Şebinkarahisar-Suşehri Yolu, sadece Şebinkarahisar’lının kullandığı, Şebinkarahisar’a “özel yol” olacaktır. Şu anda dahi yabancı kamyoncuların korkulu  rüyası olan Şebinkarahisar-Suşehri Yolu, Şiran-Çamoluk yolu ulaşıma açıldığında, Şebinkarahisar’lı kamyoncular dışında yabancılar tarafından kullanılmayacak. Şebinkarahisar’ın yalnızlığı daha da artacak.
                Bizden söylemesi."

Şiran-Çamoluk-Gölova Yolu'ndan
                "BAYBURT-ŞEBİNKARAHİSAR YOLU
              “Bölgesel ulaşım ağının genel şeması, bölgenin tümünü ülkenin geri kalan bölümü ile bütünleştirirken, kıyıdaki alanları bölgenin güneyi ile de bütünleştirmek üzere, kuzey-güney arterlerinin güçlendirmesini vurgulamak  durumundadır. Bu nedenle, bölgesel kalkınma stratejisinin bir parçası olarak,  kuzey-güney bağlantı yollarının kurulmasına ve düzenli bakım/onarımına ihtiyaç olacaktır. Trabzon-Gümüşhane-Bayburt Karayolu hala bölgeyi güneye bağlayan ana arter olarak görev yaparken, ikinci derece arterler olarak, Hopa-Borçka-Artvin- Erzurum Yoluna ek olarak, Tokat’a ve İç Anadolu’ya bağlanan Ünye-Akkuş Yolu;  Sivas’a bağlantı sağlayan Giresun-Dereli-Şebinkarahisar Yolu; ve Gümüşhane’ye ikinci bir aks olarak bağlanan Tirebolu-Torul Yolu tamamlayıcı ulaşım bağlantıları olarak görev yapacaktır. Bunlar, tamamlandığında Karadeniz Sahil Yolu ile de birbirlerine erişme imkanına kavuşacaklardır. Karayolu ağını tamamlamak üzere, muhtemelen proje dönemi sonrasında, Kelkit ve Çoruh Vadileri boyunca batıda Niksar ile doğuda Reşadiye, Şebinkarahisar, Şiran, Kelkit, Bayburt ve Artvin’i bağlayacak şekilde ikinci bir doğu-batı arteri geliştirilecektir.”
                Bu satırlar,  halen uygulanmakta olan, Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı’na ait Nihai Rapor’da “Ulaşım Sektörü Gelişme Stratejisi ve İyileştirme  Gereksinimleri” başlığı altında yer alıyor.
                İlçemizin gelişmesi,  çıkmaz sokak olmaktan kurtulması,  Eğribel Tüneli yanında,  bu raporda da kabul edilen Bayburt-Şebinkarahisar-Artvin Yolu’nun da yapılmasına bağlıdır.
                Anımsadığımız kadarıyla, 1974 Ecevit Hükümeti’nin hazırladığı Karadeniz’e paralel yol projesi vardı. Raporda da belirtildiği şekli ile, Niksar, Reşadiye, Şebinkarahisar, Şiran, Kelkit, Bayburt ‘tan geçen ve  Artvin’e ulaşan bu proje, daha sonra  güzergah değişikliği ile  Suşehri-Erzincan-Erzurum yolu olarak hayata geçirildi. Şimdilerde, Şebinkarahisar-Alucra-Şiran yolunun yapımından sonra, Şiran-Kelkit-Köse-Bayburt güzergahında yol yapım çalışmaları devam ediyor.
                Aslında bu yol sadece Şebinkarahisar’ın geleceği için değil, Bayburt’un geleceği için de önem arzediyor.
                Bayburtlu, Ankara ve İstanbul’a gitmek için,  ya Kop Dağından geçerek Aşkale’ye iniyor veya Zigana Geçidi’ni aşarak Trabzon’a ulaşıyor. 
                Şebinkarahisar-Bayburt Yolu, Bayburt’u batıya bağlayan en kısa ve ulaşımı etkileyen yüksek geçitlerin yer almadığı en elverişli bir yol niteliğinde.
                Bayburtlu ile birlikte bizim de bu yola sahip çıkmamız gerektiğine inanıyoruz.
                1996’da, TBMM’de bulunan Erzurum Milletvekili Aslan Polat, “Karadeniz sahil yoluna paralel olan ve onun alternatifi olarak kabul edilen Artvin-Yusufeli-İspir Bayburt-Köse-Şiran-Şebinkarahisar Devlet yolunun akıbeti hakkında Bayındırlık Bakanlığınca 7.6.1996 gün ve B.09.0BHİ.0.00.00.25-2-A/1768 sayılı yazı da bu yolun iki etapta ele alındığı Şebinkarahisar-Alucra-Şiran yolunun 1996 yılı yatırım programında devam ettiği (Artvin-Tortum) Ayr.-Yusufeli-İspir-Bayburt yolunun ise 1996 yılı yatırım programına yeni iş olarak teklif edildiği ancak DPT Müsteşarlığınca yapımı uygun görülmeyerek programdan çıkarıldığı belirtilmiştir. Son derece güvenli ve yörenin ekonomik can damarı olan bu yol yeni Hükümetçe 1997 yılı yatırım programına alınarak uygulamaya konulacak mıdır?” şeklindeki soru önergesi ile bu yola sahip çıktığına göre, bizim haydi haydi bu yola sahip çıkmamız gerekiyor. 
                Burada,  Şebinkarahisar-Suşehri arasında güzergah değişikliği, bu yolun sağlıklı işleyebilmesi için önemli ve acil bir konu olarak önümüze çıkıyor.
                Şebinkarahisar-Suşehri arasındaki güzergah,  bir yolun nasıl çekilmez hale getirilebileceğinin tipik bir örneği. Hiçbir yolda böylesine gereksiz virajlar ve rampalar bulunmuyordur herhalde. Sanki özellikle rampa yapılmak için projelendirilmiş.
                Suşehri ayrımından Şebinkarahisar Yolu’na giren yüklü bir kamyon 42 kilometrelik bu yolu üç saatte alabiliyor. Şebinkarahisar’a gelen yabancı kamyoncu bir daha gelmiyor.
               Bu yolda basit bir iyileştirme değil, güzergah değişikliği yapılması, yolun dere-tepeden kurtarılması gerekiyor.
                Şebinkarahisar’lının kendi emeği ile kurduğu ve  geliştirdiği Meslek Yüksekokulunu alıp, Şebinkarahisar’lıya nezaketen sorma gereği dahi duymadan, siyasi gelecekleri olarak gördükleri yeni kurulan bir üniversiteye bağlayan AKP Giresun Milletvekilleri bu konuda ne düşünüyorlar acaba?
                Bu yolun yapılması da, Eğribel Tüneli hakkında söyledikleri gibi, sahil yolunun yapılmasından sonraya mı bırakılacak?
                Yoksa bu proje, yayla yollarından daha mı önemsiz?
                Ne dersiniz?"
Şiran-Çamoluk-Gölova Yolu
             " ŞEBİNKARAHİSAR-SUŞEHRİ YOLU
       Bayburt-Şebinkarahisar Yolu ve Eğribel’e tünel yapılması yanında, ilçemizi batıya bağlayan Şebinkarahisar-Suşehri Yolu da, Şebinkarahisar için çok önemli.
                Ama önce şu soruya bir yanıt verin bakalım
                Alucra ve Şebinkarahisar dağ mıdır?
                Bu da nereden çıktı demeyin de şu satırları okuyun.
                “Şiran-Çamoluk yolu ihale edildi, inşaatı başladı. Bu yol için izahat vermek istiyorum. Önce Alucra Şebinkarahisar’dan giden yolu programa koyup ihale ettirdik. O tarihte Şiran Belediye Başkanı Sabahattin Bey bu kadar zahmet çektiniz bari yolu Kelkit Çayı’nı takiben Çamoluk’a doğru yaptırsaydınız dedi. Ancak burada yol yoktu. Karayolu ağında değildi. Giresun ili hudutlarındaydı ve Sivas ili karayollarına bağlıydı. Biz buranın karayolu ağına alınması için bir çalışma başlattık. Ancak daha önce buradan bir köy yolu vurmak istedik. Bunun için de Çamolukluların Gümüşhane’ye bağlanma taleplerine sıcak baktık. Bu mümkün olmadı. Fakat biz bu yolu karayolu ağına aldırmaya, programa koymaya ve ihaleye çıkarma konusunda başarılı olduk. Bu suretle Bayburt’tan kalkacak arabalar, Köse, Kelkit, Şiran, Çamoluk üzerinden Kelkit Çayı’nı takiben, hiç dağ çıkmadan Ankara-İstanbul’a gideceği gibi icabında Erzurum’dan kalkan arabalar da kışın bu yolu tercih edebilirler. İleride Kop tüneli vurulması halinde yolun değeri birkat daha artacaktır”
                Bu satırlar, bir zamanlar Belediye Başkanı Mehmet Özdemir’in Şebinkarahisar’lıları kendisine şikayet ettiği, zamanında Adalet Bakanı olan, Gümüşhane Eski Milletvekili  Oltan Sungurlu’ya ait. “sungurlu.net” isimli kendisine ait internet sitesinde Gümüşhaneli’lere yazdığı mektupta yer alıyor.
                Oltan Sungurlu’nun,  “dağ” olarak nitelediği yer, Alucra ve Şebinkarahisar.
                Trabzon’u kısa mesafeden Sivas’a bağlayacak bir güzergah da olan, Şiran-Çamoluk yolu yapılınca, araçlar  Alucra-Şebinkarahisar yolunu  kullanmayacak. Şebinkarahisar-Suşehri Yolu bu hali ile kaldığı sürece de bu kaçınılmaz olacak. Oltan Sungurlu’nun rüyası da böylece gerçekleşecek.
                Şebinkarahisar’ın “dağ” olmaktan kurtulması için Şebinkarahisar-Suşehri Yolu’nda güzergah değişikliği ve iyileştirme zorunlu. Hem de hemen.
                Şebinkarahisar-Suşehri Yolu, Kınık ve Karacaören köylerinden geçen eski yol Kılıçkaya Baraj Gölü altında kaldığı için, 1980’lerde bugünkü güzergahında yeniden yapıldı. İlk yapıldığında Gökçekent Köyü (nahiyesi) yolunun devamı gibiydi.  Ağcaağıl Ayrımı da, bir ilçeye ve il merkezine giden bir yol değil de, bir köy yolunun ana yola çıkışı şeklindeydi. Yol ilk önce ham yol olarak ulaşıma açıldı ve uzun süre Şebinkarahisar insanı çamur deryasını andıran bu yolu kullanmak zorunda bırakıldı. Daha sonra Çamlıgöze Barajı altında kalan kısımları yeniden inşa edildi, şevlerde ve virajlarda iyileştirmeler yapıldı. Bundan birkaç yıl önce de, yolun yaklaşık 15 kilometrelik kısmına iyileştirme adı altında dere çakılı döküldü. Şebinkarahisar’lılar 11 ay süre ile, içinde futbol topu büyüklüğünde taşlar bulunan bu çakıl üzerinde araç kullanmak zorunda kaldı. Şebinkarahisar-Suşehri Yolu’nda bugüne kadar yapılan çalışmalar makyaj veya ciladan başka bir şey değil. Esas sorun, yolun kendisi ve güzergahı. Bunun için de yapılan çalışmalar sorunun çözümünden uzak.
                Güzergahın dere-tepe olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Şebinkarahisar-Suşehri Yolu’nun yapımında, her zaman ve her konuda olduğu gibi, en ucuz maliyetli proje ve güzergah seçildi. “Ucuz etin yahnisi” de böyle oldu işte. Şimdi, yüklü bir kamyon 42 kilometrelik bu yolu 3 saatte ancak alıyor.
                İnsan sormadan edemiyor.
                Bu yol özellikle mi rampalı ve çok virajlı yapıldı?
                Bu yolu  projelendiren mühendislerin Şebinkarahisar’a özel bir kasıtları mı vardı?
                Zamanın Şebinkarahisar’lı yerel siyasetçilerin bu projeden hiç mi haberleri olmadı?
                Bu güzergah, Oltan Sungurlu’ya Şebinkarahisar’a “dağ” dedirtmek için seçilmiş olmasın sakın?
                AKP Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, pazar günü yapılan partisinin ilçe kongresinde bu yolun  yapılacağını söyledi.
                Yolun halen kullanılan güzergah üzerinden yapımı halinde, ilçeden Uğurca köyüne kadar yaklaşık 15 kilometrelik kısım, Çakır-Çağlayan köyleri üzerinden ve yeni bir güzergahtan yeniden yapılmalı. Ama bunun için masraftan kaçınmamak gerekiyor. Biraz “uçuk” olarak değerlendirilebilir, ancak viyadük gerekiyorsa yapılmalı. Daha önce olduğu gibi “ucuz olsun düşüncesi” hakim olursa yapılacak işin anlamı kalmaz.
                Aynı şekilde Uğurca Köyü Yol Ayrımı ile Çat Deresi arasının da iyileştirilmesi de zorunlu. Sökün Köyü ile Eskimeşe Köyü arasındaki kısım heyelanlı sahadan geçiyor. Yolun güzergahının değiştirilmesi halinde, yol heyelandan kurtulacağı gibi, Sökün Köyü yakınındaki, özellikle kış aylarında araçların zorlandığı “S” şeklindeki viraj da ortadan kalmış olacak.
                Şebinkarahisar-Suşehri Yolu, sadece Şebinkarahisar’ın değil, Eğribel Tüneli ile birlikte Giresun’un da sorunu.. Trabzon’un, Şiran-Çamoluk üzerinden kısa mesafeden Sivas’a bağlama çabaları bulunuyor. Ordu’nun Mesudiye üzerinden Sivas’a kısa mesafeden bağlanma çabaları mesafe katetmiş durumda. Giresun’lu halen limana bir gemi yanaştığında bayram ediyor, ama, fındıktan, sahil yolundan başka bir şey de görmüyor.
                Yayla yollarından, sahil yolundan, fındıktan kafanızı kaldırın da söylediklerimize bir kulak verin.
              Bu bakımdan, Sayın Milletvekili Nurettin Canikli’nin duyarlılığına, yine de, teşekkür etmek gerekiyor"                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder