28 Şubat 2013 Perşembe

Bağlı Yerleşimler


                ŞEBİNKARAHİSAR’IN “KAZA VE KÖYLERİ”
                                                                                                              
                Daha önce, Şebinkarahisar’ın tarih içerisinde yönetim merkezi olma özelliğinden bahsetmiş ve bağlı bulunduğu vilayetleri tarih sırasına göre ortaya koymuştuk. Burada, Şebinkarahisar’a bağlı nahiyeler ile tahrir defterlerine göre o tarihlerdeki köylerin isimlerini dile getirmek istiyoruz.
                Halen Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde bulunan tahrir defterleri, bir kısım Osmanlı eyaletlerinde nüfus ve vergilendirilebilecek gelir kaynaklarının saptanması için sayımların kaydedildiği defterlerdir. Şebinkarahisar’ın Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı’nda mufassal ve icmal olmak üzere15 tahrir defteri ve bir de yine ayrıntılı avarız defteri bulunmaktadır. Şebinkarahisar ile ilgili 1485, 1530, 1547, 1569 ve 1613 yıllarında beş mufassal (ayrıntılı) tahrir yapılmış, avarız vergisine ilişkin tahrir de 1643 yılında gerçekleştirilmiştir. Şebinkarahisar’ın tarih içinde geçirdiği idari yapılanma bu tahrir defterlerinde izlenebilmektedir.
                Osmanlı Devleti’nde ilk idari yapılanma 1. Murat devrinde 1362 yılında Rumeli Beylerbeyliği kurularak başladı. Yıldırım Beyazıt 1393 yılında Anadolu Beylerbeyliğini kurdu. 1413 yılında da önce Amasya daha sonra Tokat ve akabinde de Sivas merkez olmak üzere Rum Beylerbeyliği kuruldu. Şebinkarahisar, 1473 yılında Fatih tarafından tam ve kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra Vilayet-i Rum-ı Kadim’i oluşturan sancaklar/livalar arasında yer aldı. Şebinkarahisar 1514’de Yavuz Sultan Selim tarafından Baş Mir Ahur Bıyıklı Mehmet Bey’e verildi. 1535 yılında da yeni kurulan Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlandı.
                Osmanlı İdaresi, Şebinkarahisar ve çevresinde ilk tahriri, II. Beyazıt döneminde, 1485 yılında, gerçekleştirdi. Bu tahrirde bölgedeki köylerin yaklaşık %38'inin ve mezraların  %45'inin boş veya terkedilmiş olarak deftere kaydedilmesi, fetih sırasında bölgenin oldukça tahrip olduğunu göstergesi olarak kabul ediliyor. Nitekim uzun yıllar süresince Şebinkarahisar ve çevresinde Osmanlılar ile Akkoyunlular arasında pek çok çatışma meydana gelmiş ve bölge zaman zaman el değiştirmişti.. Osmanlı-Akkoyunlu çekişmesinde özellikle Koyulhisar’ın köylerinde Osmanlıların acımasız davranışları büyük tepkilere neden olmuştu. Bölgedeki nahiyelerin hemen hemen tümünde değişik derecelerde görülen bu tahribata Şebinkarahisar nahiyesinde rastlanmıyor. Tahrire göre, toplam 250 haneye varan nüfusu ile bölgedeki en büyük ve yoğun nüfuslu yerleşim birimi Şebinkarahisar’dır. Bunu sağlayan da, ilk çağlardan itibaren varlığı bilinen ve işletilen şap madenidir. Bu da Şebinkarahisar'ı, bölgesel alışverişin yapıldığı, vergiler yoluyla toplanan ziraî artı ürünün pazara getirilerek satılabileceği yegane yerleşim birimi olarak ön plana çıkardı. Şebinkarahisar’ın Fatih’e direnmeden teslim olması da şehrin harap olmasını ve nüfus göçünü önledi.
                1485 yılında bölgedeki nahiyeler arasından sadece Şebinkarahisar ve Koyulhisar, birbirinden bağımsız olarak Rum Eyaleti'ne bağlanırken, geri kalan nahiyeler de, coğrafî yakınlıklarına göre bu nahiyelerden birine dahil edilmiştir. Yapılan bu düzenlemenin sonucunda Şebinkarahisar'a bağlı nahiyeler Emlak, Kösi, Alucara ve Tuzeri, Menteşe, Güdül, Gavezit, Gezenger, Mindavel, Kovana, Serin, Menkufe, Eliği, Suşehri ve Akşehirabad; Koyluhisar'a bağlı nahiyeler ise Hasangeriş, Firuz, Şahneçimeni, Sisorta, Naiblü ve Yemlü'dür. Ancak bu örgütlenme gerçek anlamda bir idari örgütlenme olarak kabul edilmiyor. Bu daha çok vergi toplamada kolaylık sağlayan bir sınıflandırma olarak kabul ediliyor
                Bu yapılanma 1530 yılında yapılan tahrirde de aynen varlığını korumuştur. Bu tahrire göre Şebinkarahisar’a 157 köy (kariye), 110 mezra ve 14 de çiftlik kayıtlıdır.
                Kanuni Sultan Süleyman’ın son yıllarında, 1547 yılında yapılan üçüncü tahrirde ise Şebinkarahisar “Liva/Sancak”tır artık.  Bu tahrire göre, şehir halkından,  müslüman nüfus, Balaban ve Hacı Halim adlı iki mahallede yaşarken, gayrimüslim nüfus Suva, Miyane, Güngörmez, Kilise ve Doka adlarındaki beş mahallede sakindir. 1535 yılında Erzurum Beylerbeyliğine bağlanan Şebinkarahisar’a, 1547’de  kaza olarak Koyulhisar, Bayramlu (Ordu), Pazarsuyu ve İskefser (Reşadiye) bağlı olup, bağlı nahiyeler ise şunlardır: Şiryan (Şiran), Mindaval (Çamoluk), Elige, Alucara ve Kovana ve Kevasa, Melense, Gevezid, Emlak, Ak-şehir-abad, Su-şehri, Hasan-gerişi, Yemişlü, Firuz, Nayiblü, Sis-orta, Şahna-çemeni, Kebsil,(Bulancak) Şemseddin, abulhayr, Bozat, Elmalu, Kırık ili (Yavuzkemal), Ordu, Bolaman, Çamaş, İhtiyar, Bucak, Satılmış, Ulubeğ, Alibeğce, Fermude, Şayiblü, Bedirlü, Milas (Mesudiye), Habsamana (Gölköy).
                1643 yılında avarız vergisi için yapılan tahrirde de 1547 tarihi tahrirde belirlenen yukarıdaki isimler, Şebinkarahisar’a bağlı kaza ve nahiye olarak yer almaktadır.
          1643 tarihli Mufassal Avarız Defteri’nde Taş, Bülbül, Orta, Kızılca mahalleleri yine aynı isimlerle mahalle olarak yazılmış, Tamzara, Avutmuş, Biroğul mahalleleri ise yine aynı isimlerle Gevezid nahiyesine bağlı köy olarak deftere kaydedilmiştir.
               1643 tahririne göre Şebinkarahisar’a 89 köy 6 mezra bağlıdır.


              1530 YILINDA ŞEBİNKARAHİSAR'IN KÖYLERİ

KÖY
Karagevezit (Karagevezider)
Bulundu (Gevezid)
Akviran
Karaköy
Çat (Subak)
Alişir
Karaşehinşah
Darapa (Gelcese)
Alna
Karataş
Delüklütaşı
Aloni
Karacaviran
Direktaş (Küreci)
Amacük
Kavak
Doğancı (Gevezid)
Armudlu
Kavunluk
Elmaağaç
Aslanşah
Kererci (Küreci)
Firenk (Gevezid)
Aşağı Güğercinlik
Keylük
Görene
Aşağı Kınık
Kızık
Göynük
Avutmuş
Koru
İsrefi
Balcana-i Büzürk (Bancananik)
Köpeklü
Karaağaç
Balcana-i Küçük
Kuşçu
Karataş (Gevezid)
Bayhasan
Laklahisak
Karalar (Subak)
Bayhasan(-i diğer)
Muhlisvelibey
Kavras (Gevezid)
Bayram
Ordut
Kezanç
Beyköyü
Ozanlu
Kırlı
Bige (Biği)
Saraycık
Kires Ağacı (Gevezid)
Biroğul (Biravul)
Servin-i Bala
Kumlu (Kuminlu)
Buzkeçi
Servin-i Zir
Kuşhane (Gevezid)
Çeklecük (Mekelcük)
Subak
Kuyucak (Subak )
Çiftlik
Toklaroğlu (Tokluağıl)
Kuyumcu
Çoça (Coç)
Tönük
Kütit
Çuğlu
Tumen
Mahmut Verani (Gevezid)
Darabul
Üregir
Mutavvak
Depeldepe
Yukarı Kınık
Naib Çiftliği (Gevezid)
Dereköy
Yumrucaktaş (Yuvacıktaş)
Ordut
Dolacık (Dolapcı)
Zibere
Pervane (Piravul)
Dona
Sümeri (Subak )
Eksi
MEZRA
Tönuk (Gevezid)
Esküne
Ahurcuk (Gevezid)
Yalman
Frenk
Akviran
Yalnızdam  (Gevezid)
Gelcese
Alan (Subak)
Yazıyıltarıç
Gölve
Atik (Gelcese)
Yukarı Güğercinlik
Hahavla
Bilaktis (Biladis)
Hozana
Çiftlik
ÇİFTLİK
İs-olan (İn-olan)
Çiftlik-i Demircilik
Çalı (Karadumanlu) (Gevezid)
İsrail
Çiflik-i Köse-Haile
Çıtak Abdal (Gevezid)
Kalacık
Bulgat (Gevezid)
Etir (Gevezid)
Karadumanlı


                 1643 YILINDA ŞEBİNKARAHİSAR'IN KÖYLERİ

Ahurcuk
Kızık
Aslanşa
Akviran
Kızılcaviran
Balcana maa Alaca ve Ağırdiş ve Kuşçu
Alan (Subak)
Kolya (Kule)
Dereköy
Alpe
Kozluca
Esküne
Avutmuş
Köpekli
Etir
Bağçecik
Kuyumcu
Feğülara
Bayhasan
Lıklık İsa
Gedahor
Bayramköyü
Mahlas
Göreze
Belegeriş
Mikal
Göynük
Beyöreni
Muğasa
Gülcese
Bege
Ordut
Hacılu
Biravul
Ozanlı
Hahavla
Buzkeçi
Saraycık
Hozana nd. Erbeşe
Cüç
Şeyh Karaman
İstirafil
Çırdak
Şörel
Kalecik
Çoğlu
Şüca
Kara Gevezid
Depeköy
Tamzara
Keylik
Dilce
Tarabul
Kürece
Diltepe
Tokluağlı
Licase
Fernegi
Tona
Niğidala
Gedahor
Tönük
Ovacık
Güğün
Tuman
Subak
Gölve
Tutal
Güvercinlik
Üreğir
MEZRA
Hasan Şeyh
Vank, der kurb-ı karye-i Tamzara
Çiledar (Bige’de)
İmanlu
Yalman
Ibıh  (Ahurcuk)
İsrail
Yalnızdam
Karaağaç (Cüc)
Karaköy
Yaycı
Aluç (Keylik)
Karaşehinşe
Yıltarıç
Çakılalan (Esküne)
Karlu
Yumrucataş
Kaş Resul (Keylik)
Kavunluk
Yusagid
Kâzanç
Ziberi
Kınık-ı Bâlâ
Armudlu
Kınık-ı Zir


KAYNAKLAR          : 1- 387 No’lu Muhasebe-i Vilayet-i Karaman Ve Rum Defteri II (Devlet
                                        Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 1997
                                    2- Orta Karadeniz Tarihinin Kaynakları, Karahisar’ı Şarki Sancağı Mufassal
                                         Avarız Defteri, Mehmet Öz ve Fatma Acun, TTK, Ankara 2008,
                                    3- Karahisar-ı Şarki ve Koyluhisar Kazaları Örneğinde Osmanlı Taşra İdaresi,
                                         Fatma Acun, TTK, Ankara 2006
                                    4- Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri
                                          Faaliyeti, Selahattin Tansel, TTK Ankara 1999,
                                    5- Osmanlı Döneminde Anadolu Şehirlerinin Gelişmesinde Devletin Rolü:
                                           Karahisar Örneği, Fatma Acun, TTK Makaleler
                                    6- Devlet İstatistik Genel Direktörlüğü, 1935 Genel Nüfus Sayımı Köyler
                                           Nüfusu,  Ankara 1937
                                     7- Erzurum Beylerbeyiliği ve Teşkilatı, Dündar Aydın, TTK Ankara 1998

İdari Bağlılık


                           ŞEBİNKARAHİSAR’IN “VİLAYETLERİ”
                                                                                                                          
                Şebinkarahisar tarih boyunca, değişik vilayetlere bağlandı. Türkiye Cumhuriyeti dışında her dönemde de önemli bir merkez oldu.
                Hititler döneminde (İÖ 1900-1200) Anadolu Konfedarasyonu içinde yer alan Şebinkarahisar’ın vergileri Amasya (Amasit) üzerinden Hitit’lerin başkenti olan Boğazköy’e gitmekteydi
                Şebinkarahisar, Pers Satraplığı (İÖ 533-333), Pontus Krallığı (İÖ 301-26) ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde, Amasya Vilayeti’ne bağlı olarak imparatorlukların idari taksimatı içinde yerini aldı.. İS 395 yılında Roma İmpartoluğu’nda “Armenyak” adı verilen Amasya  Vilayeti’ne  bağlı 11 kentten birisi Şebinkarahisar (Colonia) idi.
                Bizans İmparatorluğu da bu idari yapıyı başlangıçta devam ettirdi. Zaman zaman idari örgütlenmede değişiklikler yapıldı ve buna bağlı olarak Koloneia’nın bağlılığı değişti. 10. Yüzyılda yapılan değişiklikte Şebinkarahisar, Koloneia Theması olarak yeniden örgütlendi  ayrı bir thema/askeri valilik haline getirildi.
                Koloneia şehri, Bizans döneminde imparatorluğun kuzey kısmındaki kalelerin en önemlisi ve Koloneia Theması’nın en önemli şehri niteliğini kazandı. Themanın valisi kral naibinin bütün iktidarını yürütmekteydi. Egemenlik alanı içinde kendisini bizzat seçerek tayin eden İmparatoru temsil ediyordu.
                Şelçukluların Anadolu’yu fethine denk gelen zamanlarda, Koloneia theması (Şebinkarahisar), Gümüşhane, Ordu ve Giresun çevresini kapsıyordu.
MS 950'de Bizans İmparatorluğunu İdari Bölünüşü (Thema'lar) (Kaynak wikipedia)

                Selçuklular Bizans İmparatorluğunun idari bölünüşünü ve yapısını korudular. Selçuklu ülkesindeki 42 idari birimden birisi de “Karahisar-ı Kögoniye” idi ve vilayet olarak örgütlenmişti. Vilayetin üzerinde ise “Subaşılık” örgütlenmesi vardı. Vilayet, Subaşılığın alt birimi olarak varlığını ve etkisini Osmanlılarda 15. yy sonlarına kadar devam ettirdi.
                Anadolu Selçukluları 13. yy’da birlik kurduklarında Anadolu’yu 30 eyalete ayırdı. Bu eyaletlerin birisi de Keygune (Şebinkarahisar) idi.
                Anadolu Selçuklularının dağılmasından sonra ise Şebinkarahisar’da bulunan beyler egemenliklerini ilan etmiş iseler de etkili olamadılar ve Şebinkarahisar sürekli olarak diğer beylikler/devletler arasında el değiştirdi
                Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise, Şebinkarahisar Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldığı 1473 yılından 1515 yılına kadar Amasya vilayetine bağlı kaldı.
                Fatih Sultan Mehmet, Karahisar-ı Şarki’yi aldığında, kasaba bir grup gayrimüslim ve kalesinde Müslüman askerlerin yaşadığı yerdi. 1485 tarihli tahrir defterine göre, Emlak, Kösi, Alucara ve Tuzeri, Mentefle, Güdül, Gavezit, Gezenger,Mindavel, Kovana, Serin, Menkufe, Eliği, Suşehri ve Akşehirabad, Karahisar-ı Şarki’ye  bağlı nahiyelerdir.
                1514 sonbaharında Yavuz Sultan Selim’in kanunu ile önce Bayburt ve birkaç hafta sonra Karahisar-ı Şarki, sancağı kuruldu. Her iki sancak da Emir-i Ahur Bıyıklı Mehmet Bey’e verildi.
                Karahisar’ı Şarki Sancağı, 1515 yılında yeni kurulan Erzincan eyaletine bağlandı.           
                Osmanlı Devleti’nin ilk yüzyılında genelde bütün Anadolu toprakları, özelde ise Amasya, Tokat ve Sivas bölgeleri için Rum tabiri kullanıldı. 1413 yılında Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği’nin yanı sıra üçüncü bir idarî birim olarak Rum Beylerbeyliği kuruldu. İlk zamanlarda Tokat, Sivas ve Amasya bölgelerinin birleşmesinden meydana gelen Rum Eyaleti’ne II. Murad’ın son zamanlarında Canik ve Çorum, daha sonra da Karahisar-ı Şarkî bölgesi katıldı. 1413-1520 yılları arasında Rum Eyaleti’nin merkezi, bazen Şehzade Sancağı Amasya, bazen de Tokat oldu. 1520 yılında eyalet merkezi Sivas’a taşındı ve bu tarihten itibaren Rum beylerbeyleri Sivas’ta oturmaya başladılar.
                Fatma  Acun’a göre, fetih yıllarının ardından geçen uzun süre sonunda, XVI. yüzyılın ilk yarısında (1520-1523) bölgede, klâsik Osmanlı idare düzeni olan kaza sisteminin kurulduğu görülmektedir. İlgili tahrirde bölge, "Kazâ'-ı Karahisar-ı Şarkî" başlığı altında kaydedilmiştir. "Hâshâ'-i Mirlivâ-i Karahisar-ı Şarkî" kaydı da, bölgenin tamamının "livâ" olarak düzenlendiğini göstermektedir. Bu dönemde bölge halen Rum Eyaleti'ne bağlı bulunmaktadır. Bu dönemdeki Karahisar-ı Şarki,  “idarî-askerî şehir”dir.
                1534 yılında, Karahisar-ı Şarki, merkezi Sivas olan Rum Eyaleti’ne (Beğlerbeğliğine) bağlı idi.
                Kanuni Sultan Süleyman, onarılıp imar edilmesi  için altmış yıldan beri harap ve boşalmış durumda olan Erzurum’u eyalet haline getirdi ve kendisine teslim olan Safavilerin İsfahan beylerbeyi Dulkadirli Şahruhoğlu Mehmet Bey’i Erzurum Valisi yaptı.
                Karahisar-ı Şarki 1535 yılında Kanuni’nin emri ile kurulan Erzurum Eyaletine (Beğlerbeyliğine) bağlanan sancaklardan birisi oldu. Bu tarihte Ordu dahi Karahisar-ı Şarki’ye bağlı idi.
                Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde bulunan Tahrir defterlerine göre, bu tarihlerde “Nefs-i Karahisar namı diğeri Köğoniye”nin (Karahisar-ı Şarki’nin) nahiyeleri şunlardır: Şiryan, Mantaval, Elbeği, Alucra ve Kavata ve Kevase, Melense, gevezid, Emlak, Akşehir-abad, Su-şehri, Koylu-hisar, Hasan-keriş, Aşlu, Firuz, Nayiblu, Sisorta, Şahne-çemeni, Bayramlu (Ordu), Bolaman, Çamaş, Ehtiyar, Bucak, Satılmış, ulu-beğ, Ali Bağ-ece, Şayiblü, Bedirlü, Fermude, Kabsil, Şemseddin, Ebül-hayr, Bozat, Elmalu, Kızık, İskefsir (Reşadiye), Milas (Mesudiye) ve Habsamana (Gölköy).
                Karahisar-ı Şarki, 1538 yılında, Saruhan Valisi Mustafa’nın Amasya Valiliğine gönderilmesinden sonra Sivas’tan ayrılarak ayrı bir vilayet haline getirilen Amasya’ya bağlandı. 1548 yılında da Ordu, Karahisar-ı Şarki’ye bağlı idi.
                1553 tarihine kadar Amasya vilayetine bağlı kalan Şebinkarahisar, 1553 tarihinde Amasya vilayetinden alınarak Erzurum'a bağlandı. 1831 yılında Erzurum Eyaleti’nin sancaklarından birisi de Karahisar-ı Şarki idi.
                1846  ve 1860 tarihli Devlet Salnamelerine göre Karahisar-ı Şarki Sancağı Trabzon’a bağlıdır ve Ordu ile Giresun da Karahisar-ı Şarki’nin kazasıdır.
                1857 tarihli Devlet Salnamesine göre, “Eyalet-i Trabzon”a bağlı “Liva-ı Karahisar-ı Şarki”nin kazaları ise şunlardır. Karahisar-ı Şabin, Nevahi-i Yakacık ve Akşehir-abad ve Tamzara, Nahiye-i Suşehri, Koylıhisar, İskefsir, Milas, Sisorta mea Naiblu, Ulucra mea Manzaval, Ma’dini Erbaa, Kırık
                1865 yılında Şebinkarahisar Trabzon'dan alınarak 1854 yılındaki düzenleme ile kurulan Sivas'a bağlandı.
                 1867 Sivas Vilayet Salnamesi’ne göre, Karahisar-ı Şarki sancağı, Sivas Vilayeti’ne bağlıdır. 1877 tarihli Devlet Salnamesine göre de Giresun, Karahisar-ı Şarki’nin bir kazası olarak Sivas Vilayetinin bir kazasıdır.


  KAYNAKLAR                       :1- Büyük Türkiye Tarihi, Yılmaz Öztuna, İstanbul 1983
                                                2- Yurt Ansiklopedisi, İstanbul  1982
                                                3- Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, Prof. Dr. Tuncer Baykara,
                                                    Ankara 1988
                                                4- Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi, M. Fahrettin Kırzıoğlu, Ankara 1976
                                                5- Trabzon Tarihi, Mahmut Goloğlu, Ankara 1975
                                                6- İlk Müslüman Türk Devletleri, M. Çağatay Uluçay, İstanbul 1977
                                                7- Şebinkarahisar, Ali Özdemir-Hasan Özhan, 1983
                                                8- Osmanlı Döneminde Anadolu Şehirlerinin Gelişmesinde Devletin Rolü:
                                                    Karahisar  Örneği, Fatma Acun, Belleten, Cilt: LXV, Sayı: 242, Nisan
                                                     2001
                                                9- Tokat Voyvodalığı (1774-1842) , Yrd. Doç. Dr.  Mehmet Beşirli,
                                                    Belleten, Cilt LXIX,  Nisan 2005, Sayı 254

Bu yazı 2009 yılı içinde Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

İsimler


                                         ŞEBİNKARAHİSAR’IN İSİMLERİ
                                                                                            
                Atatürk 1924 yılında ilçemizi ziyaret ettiğinde, ilçemizin Şarkikarahisar olan adının Şebinkarahisar olarak değiştirilmesini teklif ederken, daha önce de kullanılan ismini önermiş olabilir mi?
                Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde “buraya Karahisar-ı Şarki veya Şabinkarahisar’ı da derler. Karahisar denmesinin nedeni, kale taşlarının kale olmasındandır” demektedir.
                Şemseddin Sami, 1800’lerin sonlarında İstanbul’da yayınlanan Kamus-u Alam adlı eserinde “ Sivas Vilayetine bağlı sancak merkezidir. Şebinkarahisar adı Şabeynkarahisar’dan gelmektedir. Yörede şap madeninin çokluğu bu ismin oluşmasına neden olmuştur.”  bilgisini veriyor.
                Yine 1800’lerin sonlarında yayınlanan  Hoca Sadüddine ait Tacüt Tevarih adlı yapıtta, “Şaphane-i Karahisar” ismi yer alıyor
                1865 yılında Sultan Abdulaziz’in annesi tarafından yaptırılan ve Suboyu köyünde bulunan Pertevniyal çeşmesi’nin kitabesinde  “Şebinkarahisar’ın Bige köyünde” sözcükleri geçiyor.
                Buna göre, “Şebinkarahisar” isminin eskiden beri kullanıldığı ortaya çıkıyor.
                Dayanaksız hiç bir söz söylemediği dikkate alınırsa, Atatürk, ilçenin isminin değişmesini teklif ederken, eski adına ve belki de halk arasında da kullanılan gerçek ismine dönülmesini istemiş olabilir.
                Şebinkarahisar’ın tarihi kayıtlardaki ilk ismi “Koloneia (Rumca) / Colonia (Latince)” olarak geçiyor. Colonia ismi Latin dilinde ordu üssü, yörede Roma’nın bir tutunma merkezi işlevini üstlenen, çoğu kez Roma ordusundan emekli olmuş askerlerin kendilerine arazi verilerek yerleştirildiği dolaysı ile de Roma kolonisini barındıran, stratejik yönden önemli yerdeki bir kenti anlatıyor. Nitekim Justinianus döneminin ünlü Bizans tarihçisi Procopius, “De Aedificiis” adlı eserinde bu kenti Romalıların Colonia’sı olarak Pompeus’un kurduğunu söylüyor. Prof Dr Bilge Umar ise, Şebinkarahisar’ın tarihinin kalede yapılan araştırmalara göre Romalı’lardan çok önceye dayandığını, Pompeus tarafından imar edilerek Colonia olarak adlandırılmış olabileceğini, bu yapılırken de Anadolulu dilinden gelme öz ve gerçek adının lehçeye uyarlanmış olacağının buna göre de Koloneia adının Tanrıça Kula (Ana tanrıçanın yavrusu)’ndan kaynaklanan “Kulana” ya da “Kula(wa)na” diğer deyim ile “Kula Ülkesi” olabileceğini belirtiyor. Doç Dr Haşim Karpuz da Kale’nin tarihinin Hititlere kadar indiğini söylüyor.
                Sivas’ta yayınlanan bazı kitaplarda ve internette yer alan Koyulhisar’ı tanıtan sayfalarda Koloneia (Colonia) isminin Koyulhisar’a ait olduğu iddia edilmekte ise de, birçok kaynak bu ismin Şebinkarahisar’a ait olduğunda hemfikir. Koyulhisar’ın adı eski çağlarda “Anniaka” olarak geçiyor.Türkler Anadolu’ya girdiklerinde de “Mişaz” olarak anılıyor. Nitekim 1918 tarihli Osmanlıca basılmış 200.000 ölçekli gizli memleket haritasında da Koyulhisar’ın isminin yanına parantez içinde “Mişaz” ibaresi yazılı. Dolayısı ile Koloneia (Colonia) isminin Koyulhisar’a ait olması imkanı bulunmuyor. Türkler Anadoluya girdikten sonra, burası Selçuknamelerde ve resmi kayıtlarda Koyulhisar veya Koyunluhisar olarak yer alıyor.
                Koloneia /Colonia ismine,Şebinkarahisar’ın ismi olarak, 9 veya 10.yüzyılda yazılmış bir mektupta da rastlanıyor. 11. yüzyılda Rumca Karakale demek olan “Mavrakastaron” ismi ortaya çıkıyor. Bu tarihte şehre de “Kolonia” deniyor. 12. Yüzyılda kalenin de şehrin de adı Mavrakastaron olarak geçiyor. ve Bizans tarihçisi Anna Komnena da bu tarihlerde yayınlanan Alexiad adlı eserinde  Şebinkarahisar’dan Kolonia olarak bahsediyor. Türkler Anadolu’ya girdiklerinde bu ismi Türkçe’ye uyarlayarak “Kuguniya veya Kögonya” şeklinde telaffuz etmeye başlıyorlar. Nitekim Eretna Beyliğinde 1300’lerde bastırılan sikkelerde ve İbnibibi’nin Selçukname isimli eserinde “Kögonya” ismi yer alıyor.
                Bilindiği gibi, Fatih Şebinkarahisar’ı 1473 yılında fethettiğinde, Kögonya olan adını “Karahisar-ı Şarki” olarak değiştiriyor. Resmi kayıtlarda bu isim kullanılıyor. Nitekim 1710 (1022) tarihli Tahrir defterinde, ilçemizden Karahisar-ı Şarki olarak bahsedilirken, “namı diğer Ketumiyete” ibaresine yer veriliyor.
                19. Yüzyılda Şebinkarahisar “Nikopolis” olarak isimlendiriliyor. Nikopolis, gerçekte Suşehri’nin, eski adı Pürk, yeni adı Yeşilyayla olan köyünün olduğu yere Romalı Komutan Pompeus’un, Pontus Kralı VI. Mithridates’in İÖ 66 yılında yendiği savaş alanında kurdurduğu bir şehir. Nikopolis, kalesinin olmaması nedeniyle saldırılara açık olduğundan ve Arap Akınları ile çapulcuların saldırıları karşısında, Türkler Anadolu’ya girdiği tarihlerde tamamen boşaldı ve terk edildi. Nikopolis Metropolidi de Colonia’ya taşındı. Bu bölge daha sonra Colonia Metropolidinin yetki alanına verildi. Şebinkarahisar’da bulunan metropolidin ünvanı da Nikopolis-Colonia Metropolidi oldu. Zamanla Colonia ismi de ortadan kalktı ve Şebinkarahisar Nikopolis olarak anılmaya başlandı. 19. yüzyılda dahi Şebinkarahisar’ın adı Ermeniler arasında Nikopolis’ti.
                Bazı kitaplarda Nikopolis’in Suşehri olduğu belirtiliyorsa da, Türkler Anadolu’ya girdiğinde Suşehri’nin şimdi bulunduğu terde Andras/Endires  adı ile bilinen küçük bir yerleşim yeri bulunuyordu. 19. Yüzyılda ülkemizi gezen Avrupalı gezginler yayınladıkları eserlerinde Suşehri’nden “Adras” ismi ile bahsetmektedirler. 1918 tarihli Osmanlıca basılmış 200.000 ölçekli gizli memleket haritasında da Suşehri’nin isminin yanına parantez içinde “Endiryas” ibaresi yazılı.

KAYNAKLAR : 1- Bilge Umar, Karadeniz Kappadokia’sı, İstanbul 2000
                                2- The Byzantıne Monuments And Topography of The Pontos, Antohony Bryer-David 
                                      Wınfıeld, Washington 1985
                                3- Yurt Ansiklopedisi İstanbul 1982
                                4- İslam Ansiklopedisi İstanbul 1955
                                5- 1918 basımı 1/200000 ölçekli harita Şebinkarahisar paftası

Bu yazı, "Bayramköy Nikipolis Mi?" başlıklı yazıdan çok önce hazırlanmış ve 2008 yılı içinde Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

26 Şubat 2013 Salı

Erzurum Kongresi


                ERZURUM KONGRESİ’NDE ŞEBİNKARAHİSAR
                                                                                                                         
                Temmuz  2009,  Erzurum Kongresi’nin 90. yılı idi. Bu vesile ile, Erzurum Kongresi’nde Şebinkarahisar’ın temsili ve delegelerin çalışmalarını Şebinkarahisarlı’ya anımsatalım istedik.
                Bilindiği gibi Mondros Mütarekesi’nin 24. maddesi “Vilayet-i Sitte” olarak adlandırılan Erzurum, Van, Diyarbakır, Elazığ ve Sıvas’ta bir karışıklık çıkması halinde işgal edilecekleri öngörülüyordu. Bu madde nedeniyle anılan bölgede bir Ermeni devleti kurulabileceği tedirginliği baş göstermiş, bunun engellenmesi için çabalar ortaya çıkmıştı. Bu çabalar çerçevesinde Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliyeti Cemiyeti’nin Erzurum ve Trabzon şubeleri birlikte Erzurum’da bir kongre toplanması kararına varmıştı. Bölge halkının kendi girişimi ile toplanmış olmasına rağmen, Erzurum Kongresi’nde, başta Mustafa Kemal olmak üzere ulusal önderlik ekibinin de katkısı ile  ulusal çapta kararlar alınmıştı.
                Erzurum Kongresi’nde Şebinkarahisar, sancağa bağlı her kazadan seçilen delegelerle temsil edildi. Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) Kazası’nı temsilen Dr.Mahmud Cemil (Şencan), Alucra Kazası’nı temsilen Payaszade Hacı Hüseyin Hüsnü Bey (Özdemir), Koyulhisar Kazası’nı temsilen Çadırcızade Ali Bey, Mesudiye Kazası’nı temsilen Serdarzade Mehmed Mustafa Efendi  (Atay, Serdaroğlu) ve Suşehri Kazası’nı temsilen de Çeçenzade İsmail Hakkı Efendi  (Çeçen) kongrede görev aldı.
                Kongre kayıtlarına göre Erzurum’da hazır bulunarak kongreye katıldığı belirlenen Şebinkarahisar delegelerinden merkez ilçeyi temsil eden Dr. Mahmud Cemil Şencan, o tarihte Erzurum Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Doktoru olarak görev yapmaktaydı ve Şebinkarahisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından delege seçildiği telgrafla kendisine bildirildi.
                Dr. Mahmud Cemil Şencan delege seçilmesini 1967 yılında Mahmut Goloğlu’na şöyle anlatıyor:
“ (Mustafa kemal’in Erzurum’a gelmesinden) birkaç gün sonra Şebinkarahisar’dan bir telgraf aldım. Oradaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesinden geliyor ve Erzurum Kongresi’ne Şebinkarahisar adına delege seçildiğim bildiriliyordu.  Telgraf bende sevinç, heyecan ve iftihar hissi doğurdu. Hemen Sağlık Müdürü’ne giderek telgrafı gösterdim (memurların siyasetle uğraşmasını yasaklayan) tamimlere rağmen delegelik görevini şerefle kabul edeceğimi, gerekirse azlime de razı olacağımı bildirdim. Sağlık Müdürü de ‘bana söylemiş olma, ne yaparsan yap’ dedi. Böylece kongreye katıldım.”
                Kongrede bulunan Şebinkarahisar delegelerinin de başı olan Dr. Mahmud Cemil Şencan,  28 oy alarak 15 kişiden oluşan Program Encümeni’ne seçildi ve temel maddelerin belirlenmesinde önemli çalışmalar yapması yanında, kongre çalışmalarını düzenli olarak telgraf ve raporlarla Şebinkarahisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne bildirdi. Kongre bittikten sonra da Erzurum Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Doktorluğu görevine devam etti.
                Alucra Kazası’nı temsilen kongreye katılan ve o anda Alucra Nahiye Müdürü olan Payaszade Hacı Hüseyin Hüsnü Bey (Özdemir), daha önce 8 yıl süre ile Şebinkarahisar Belediye Başkanlığı yapmış, Şebinkarahisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkan vekilliği görevinde de bulunmuştu.
                Kongrede Suşehri Kazası’nı temsil eden Çeçenzade İsmail Hakkı Efendi  (Çeçen), Akıncılar’da tarımla uğraştı ve bir süre de Kulakkaya Nahiyesi müdürlüğü yaptı. Kongrede, Erzurum’lu delegelerin kimseye haber vermeden Mustafa Kemal’i başkan seçme girişimlerini protesto eden Sivas delegeleri içerisinde yer aldı.
                Koyulhisar Kazası’nı temsilcisi Çadırcızade Ali Bey’in kongreye delege seçildiği, aynı zamanda kayınpederi olan Belediye Balkanı Tevfik Bey tarafından Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne çekilen telgrafla bildirildi.
                1908-1912 arasında  Meclis-i Mebusan’da Karahisar-ı Şarki milletvekili olarak görev yapan Serdarzade Mehmed Mustafa Efendi (Meclis kayıtlarındaki soyadı Atay, ailesinin kullandığı soyadı Serdaroğlu),  kendi isteği ile delege seçilerek Erzurum Kongresinde Mesudiye Kazası’nı temsil etti. 1920-1923 yılları arasında da yine Karahisar-ı Şarki milletvekili olarak 1. Meclis’te görev yaptı.
                Bu arada bir bilgiyi de paylaşalım. Erzurum Kongresi’nde bulunan  Sivas delegelerinden Mehmed Fazlullah Efendi (Moral) Maraş’ta görevli iken direnişe katkı yaptığı gerekçesi ile Ermeniler’in şikayeti üzerine Karahisar-ı Şarki İdadisi müdürlüğüne atanmıştı. Bu görevde iken Maraş’tan Sivas’a gelen ailesini almak için Sivas’a gittiğinde Erzurum Kongresi’ne delege seçildi.
               
KAYNAKLAR      : 1- Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, İş Bankası Yay. İst. 2006
                                 2- Erzurum Kongresine Katılan Delegeler, Yücel Çil, Atatürk Araştırma Merkezi, 
                                     Ank. 2005
                                 3- Başlangıçtan Sonuna Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Ek, İst 2004
                                 4- Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansk. 4. Cilt, İletişim Yay. İst. 1985

Sarıkamış Şehitleri


                    KARAHİSAR-I ŞARKİ'NİN SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ
                                                                                                                            
                Her yıl bu zamanlarda Sarıkamış Şehitleri anılır, Sarıkamış Harekatı ve şehit sayısı üzerindeki tartışmalar hararetlenir.  İyi de Sarıkamış'ta ne olmuştur?
                Sarıkamış Harekatı, 1. Dünya Savaşı'ndaki cephelerden,  Doğu Anadolu'da 1914-1917 tarihleri arasında meydana gelmiş olan Osmanlı-Rus Savaşları kapsamında,  22 Aralık 1914 - 15 Ocak 1915 tarihleri arasında cereyan eden bir muharebedir.
                Avrupa’da savaşın mevzi harbine dönüşmesi ve Galiçya’da Avusturyalıların Ruslar karşısında zor durumda kalmaları üzerine Başkomutan Vekili Enver Paşa, müttefiklerin Avrupa’daki yükünü hafifletmek için Alman Başkomutanlığının da etkisiyle, Doğu Cephesi’nde Rusların imhasını hedef alan büyük ölçüde kuşatıcı bir taarruza karar verdi. İcra edilecek bir taarruzla 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) kaybedilen Kars, Batum, Artvin ve Ardahan'ın geri alınmasını ve müteakiben harekâtın Kafkasya’ya aktarılmasını mümkün gören Enver Paşa, bu amaçla 14 Aralık 1914’te İstanbul’dan Erzurum Köprüköy’e geldi. Taarruzun bahara bırakılmasını öneren 3’üncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’yı görevinden alarak 3’üncü Ordu Komutanlığını kendi üzerine aldı. Cephedeki Rus mevcudu 100.000, 3’üncü Ordunun mevcudu ise 120.000 idi. Osmanlı ordusu sayıca fazla olmasına rağmen Ruslar, ağır silah, topçu ve donatım bakımından kesin bir üstünlüğe sahiptiler. Osmanlı Ordusunun uyguladığı plan, bir kolorduyla düşmanın cepheden tespitini, iki kolorduyla kuzey kanadından kuşatılarak düşman cephesinin 30-35 km kadar gerisindeki Sarıkamış’ın ele geçirilmesiyle büyük düşman kuvvetlerinin imhasını öngörüyordu.
                Kağıt üzerinde başarılı gözüken plana nazaran cephede malzeme ve iaşe çok noksandı. Mesela mevcut 6 yıllık iaşesi için 88.000 ton buğday, çavdar ve arpa ihtiyacı olmasına karşın, Ordu ambarında 1.250 ton hububat vardı. Kışa girilmiş olduğu için erzağın gereği gibi taşınması, dağıtılması bir hayli güçtü. Bu güçlükte Rusların Karadeniz'deki donanma üstünlüğünün de payı vardı. Ruslar Osmanlı ordusuna iaşe nakleden birçok gemiyi batırmıştı. Ayrıca askerin çoğu büyük bir savaş planını gerçekleştirmek için manevralarla yetiştirilmiş değildi. Geri ve sağlık hizmetleri Tanrı'nın yardımına bırakılmıştı. Savaşılacak bölgede yol şebekesi, bir tek yolun dışında da yok gibiydi. Yollar da karla örtülüydü. Kimi yerlerde karın kalınlığı bir buçuk metreyi bulmaktaydı. Isı da -20, -25 derece arasında oynamaktaydı. Nihayet bütün bunlara Başkomutan Vekili ve 3. Ordu Komutanı Enver Paşa'nın da toptancılığı eklenmekteydi.
                Sarıkamış Harekatı, sonucuna bakınca büyük bir başarısızlık gibi görünse de, muharebe süresince Osmanlı Ordusunun kısmi başarıları karşısında Ruslar geri çekilmeyi dahi planlamışlardı. Enver Paşa'nın birlikleri parça parça savaşa sürmesi Rusların zaman içerisinde kendisini toparlamasını sağladı. Kış koşullarının Osmanlı Ordusu'ndaki zayiatı artırması da Rusların avantajı olarak tarihe geçti. Özellikle 10’uncu Kolordu birlikleri, Allahuekber Dağları’nı aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar gerekse mevcut silahlar yönünden çok zayiat verdi. Nitekim Osmanlı kuvvetlerinin büyük bir kısmı soğuktan donarak öldü. Sarıkamış’a girebilen 3000 kişilik bir kuvvet de Ruslar tarafından geri atıldı. Bu başarısızlık karşısında Enver Paşa, 10 Ocak 1915’te 3’üncü Ordu komutanlığını Tuğgeneral Hafız Hakkı Paşa’ya devrederek İstanbul’a döndü ve Osmanlı Ordusu güçlükler geri çekilebildi. Ermeni gönüllü tümenleri Rus kuvvetlerinin başarısında önemli bir etken oldu.
                Şehit ve kayıp sayısı sürekli  tartışılan Sarıkamış Harekatı'nda, Genel Kurmay verilerine göre, Rusların zayiatı 30.000, Osmanlı Ordusunun zayiatı ise, firariler, donarak ölenler ve savaş alanında çarpışarak ve bilahare hastanede şehit olanlar dahil 60.000 kadardır. Ruslar; 200 subay, 7000 eri esir, 20 makineli tüfekle 30 topu ganimet olarak aldılar.
                Sarıkamış Harekatı 'nın  siyasal sonuçlarının  başında Rusların müttefiklerine Çanakkale'de Türklere karşı bir cephe açmak fikrini kabul ettirmeleri gelir.
                Sarıkamış Harekatı'nda ismi tespit edilenler arasında yer alan Karahisar'ı Şarki Sancağı'ndan şehit olanların isimleri şöyle:
ADI
BABA ADI


Doğ.
ÖLÜM TARİHİ
ÖLÜM YERİ
ALUCRA
ABDULLAH
SÜLEYMAN
1303
2
3
1918
EMRAZ-I HARİCİYE HASTAHANESİ
AHMET
HAMİT
1314
5
8
1918
BAKÜ'NÜN GARP SIRTLARINDA
ASIM
ARİF
1313
23
5
1916
MEYDAN HARBI
AZIZ
OSMAN
1310
5
9
1918
BAKÜ CİVARINDA
CEYB
AHMET
1298
23
5
1916
BANATDAĞI TAARRUZUNDA
DERVIS
İBRAHİM
1298
0
0
0
ERZURUMDA
HALİL
MAHMUT
1298
0
0
1915
BOZVIRAN MUHAREBESİNDE
HASAN
ÖMER
1298
25
5
1916
19 NUMARALİ SUŞEHRİ HASTAHANESİ
HASAN
İBRAHİM
0
0
2
1915
SİVRİGEDİĞİ
HASAN
YUSUF
1305
14
4
1916
22.SEYYAR HASTAHANESİ
HÜSEYİN
ABDULLAH
1293
23
4
1916
BİLANKAYA MUHAREBESİNDE
HÜSEYİN
SÜLEYMAN
1313
22
5
1916
İPHAN ÇAYIRININ CENUP SIRTLARINDA
HÜSEYİN
MEHMET
1297
0
0
0
ERZURUMDA
MEHMET
HASAN
1298
12
5
1916
MEYDAN HARBİ
MUSTAFA
AHMET
1310
16
6
1917
26.SEYYAR HASTAHANESİ
MUSTAFA
OSMAN
1308
0
0
0
MAMAHATUN HARBİNDE
OSMAN
MEHMET
1300
0
0
0
ERZURUMDA
ÖMER
MAHMUT
1308
0
0
0
KEMAH BOĞAZINDA
ÖMER
MEHMET
1314
12
2
1916
MEYDAN-I HARPDE
SEVKİ
HALİL
1308
0
0
0
KARS’DA
SÜLEYMAN
SALİH
1304
0
0
0
SARIKAMIŞ MUHAREBESİ
ŞAKİR
HASAN
1299
7
1
1917
 26.SEYYAR HASTAHANESİ
ŞAKİR
ÖMER
1314
27
6
1916
MEYDAN-I HARPDE
ŞÜKRÜ
MEHMET
1309
8
2
1916
MEYDAN-I HARPDE
YAKUP
AHMET
1301
0
0
0
HASANKALE MUHAREBESİNDE
YUSUF
YUSUF
1292
27
6
1915
ERZURUM  MECRUHİN ASTANESİ
ZEYNEL
ALİ
1285
9
6
1915
ERZURUM FİRDEVSOĞLU HAST.
İSMAİL
İSMAİL
0
9
12
1916
HARŞİDDE
HÜSEYİN
SÜLEYMAN
27
10
1915
SARIKAMIŞ MUHAREBESİ
SALİH
İBRAHİM
1307
7
11
1915
SİNESERYAN HASTAHANESİ
SÜLEYMAN
SALİH
1304
SARIKAMIŞ MUHAREBESİ
MUSTAFA
MEHMET
1307
6
9
1914
BOZVIRAN MUHAREBESİNDE
ÖMER
ALİ
1313
25
1
1916
AHUDE
MEHMET
SAİT
1305
9
5
1916
ÇOTAN DAĞINDA
NAZİM
SALİH
1306
11
9
1914
ZEVİN MUHAREBESİNDE
AHMET
NIYAZI
1310
5
8
1918
BAKÜ TAARRUZUNDA
AZIZ
MEHMET
1313
24
7
1917
RUS DONANMASININ BOMBARDIMANINDA
HASAN
ABDULLAH
1310
25
1
1916
AHUDE
HASAN
ÖMER
1288
1
12
1915
ERZURUMUN KIZ KÖYÜNDE
HASAN
HÜSEYİN
1294
31
10
1915
AZAP ŞİMALİNDEKİ MUHAREBEDE
HASAN
VELİ
1310
25
4
1916
HARMAN TEPE MUHAREBESİNDE
İBRAHİM
HASAN
1313
16
10
1916
SUŞEHRİ MENZİL HASTAHANESİ
AHMET
ALİ
1302
23
4
1916
KAPAKTEPE MUHAREBESİNDE
MEHMET
HASAN
1312
30
12
1915
ERZURUMDA
MUSTAFA
HÜSEYİN
1307
30
11
1915
MİSKİ CİVARINDAKİ MUHAREBEDE
MUSTAFA
ABDİ
1305
25
4
1916
MUSTAFA KOLU ŞARK SIRTLARINDA
OSMAN
MUSTAFA
1295
8
12
1915
PADİSAH TEPESİNDE
SALİH
HALİL
1313
2
5
1916
SEMABOZ TEPESİNDE
SALİH
İBRAHİM
1307
7
11
1915
ERZURUM SİNASARYAN HASTAHANESİ
ŞAKİR
OSMAN
1295
3
11
1915
ANDEK MUHAREBESİNDE
ŞAKİR
AHMET
1314
10
4
1916
MEYDAN HARBİ
ALİ
MAHMUT
1307
1
9
1914
BOZVIRAN MUHAREBESİNDE
HÜSEYİN
ALİ
0
11
4
1916
11.KOLORDU 5.SEYYAR HASTAHANESİ
İSMAİL
MUSTAFA
1306
25
8
1914
ZAYİAT CETVELİNDE
MUSTAFA
İBİS MEHMET
1307
6
9
1914
BOZVIRAN MUHAREBESİNDE
SALİH SITKI
ALİ
0
21
10
1915
ISIS SU ŞARK SIRTLARINDA
ZEKİ EFENDİ
İZZET
0
4
5
1916
BAYBURT SALHAR DAĞLARINDA
ADEM
İBRAHİM
1310
6
12
1915
MERDİVENKÖY MUHAREBESİNDE
EMİN
MEHMET
1304
6
10
1917
KOYULHİSAR MENZİL HASTAHANESİ
İSMAİL
MUSTAFA
0
17
10
1914
ZAYİAT CETVELİNDE
HÜSEYİN
MUSTAFA
1308
20
3
1916
KARAHİSAR ŞARKI KALESİNDE
SELİM
MUSTAFA
1303
23
5
1916
KARAHAMZALAR KÖYÜ
SALİH
ALİ
1312
15
4
1916
KAPANBAS TEPESİNDE
ÇAMOLUK
HÜSEYİN
ABDURRAHMAN
1306
2
11
1914
ZİVİN KÖYÜ
ŞÜKRÜ
ALİ
1314
0
0
1916
TESKİLAT-I MAHSUSE ALAYINDA
MESUDİYE
AHMET
MEHMET
1311
8
12
1915
PADİSAH TEPESİNDE
AHMET
ÖMER
1297
25
3
1916
HÖYÜK DAĞI MUHAREBESİNDE
AHMET
ALİ
1293
18
6
1916
MEYDAN HARBİ
BEKİR
AHMET
1312
23
3
1916
HEVİK DAĞI MUHAREBESİNDE
HASAN
SALİH
1297
17
3
1916
HÖYÜK DAĞI MUHAREBESİNDE
MAHMUT
HASAN
1307
17
3
1916
HÖYÜK DAĞI MUHAREBESİNDE
MEHMET
İBRAHİM
1310
8
10
1916
KOYULHİSAR HASTAHANESİ
NURİ
OSMAN
1299
26
2
1915
---
SALİH
HÜSEYİN
1305
29
6
1917
1.KAFKAS 19.SEYYAR HASTAHANESİ
SALİH
MEHMET
1310
16
5
1916
MEYDAN HARBİ
SEVKİ
YUSUF
1294
7
2
1916
2600 RAKIMLI TEPEDE
AHMET
RÜSTEM
1312
17
3
1916
HÖYÜK DAĞI MUHAREBESİNDE
YUSUF
AHMET
1298
22
4
1916
ZİYARET TEPESİNDE
SÜLEYMAN
MUSTAFA
1303
23
2
1916
KUZMA TEPELERİNDE MUHAREBEDE
HİLMİ
İBRAHİM
1302
18
3
1916
1.SEYYAR HASTAHANESİ
MEHMET ALİ
ŞÜKRÜ
0
30
7
1915
VASITAN MUHAREBESİ
MEHMET EFN.
MUSTAFA
0
30
10
1915
YASSITEPE MUHAREBESİ
AKINCILAR
MUSTAFA
HASAN
1295
6
10
1917
KARAYAKUP GAZİDE 
KOYULHİSAR
DURMUŞ
SÜLEYMAN
1297
13
4
1915
AMERİKAN HASTAHANESİ
ARİF
ÖMER
1291
21
10
1914
MECINKERD MUHAREBESİNDE
BEŞİR
OSMAN
1311
22
5
1916
MEYDAN HARBİ
HASAN
HASAN
1295
21
4
1916
İLANTEPE MUHAREBESİNDE
HÜSEYİN
MEMİŞ
1292
23
3
1916
KARAKAPAN  TEPESİNDE
HÜSEYİN
VELİ
1296
4
9
1914
GEREK KÖYÜ MUHAREBESİNDE
MEVLÜT
HASAN
1306
10
11
1917
ACAN BOĞUL TAARRUZUNDA
MUSTAFA
HÜSEYİN
1303
29
9
1914
ÇÜRÜKSU MUHAREBESİ
NAZIM
HALEP
1315
5
8
1918
BAKÜ TAARRUZUNDA
ZİHNİ
MUSTAFA
1297
3
9
1914
GEREK KÖY MUHAREBESİ
ŞABAN
İBRAHİM
1300
21
8
1916
ARTABİL DERESİNDE
SUŞEHRİ
HASAN
MEHMET
1307
2
5
1915
ERZURUM HAFİF MECRUHİN HASTANESİ
KERİM
MUSTAFA
1294
11
4
1915
KARADAĞ HARBİ
EMİN
MUSTAFA
1308
30
10
1915
MEŞİKİ CİVARINDAKİ MUHAREBEDE
OSMAN
ÖMER
1304
1
11
1914
ERZURUMUN GEREK KÖYÜ 
ABDULLAH
İSMAİL
1287
20
4
1915
KABERLİKDE DEĞİRMENDE 
AHMET
ARİF
1306
9
5
1916
AZUT KARAKOLUNDA MUHAREBEDE
HAŞİM
OSMAN
1302
21
3
1916
2350 RAKIMLI TEPEDE
HURŞİT
ALİ
1313
25
4
1916
TERCANIN GÖKDERE CİVARINDA
HÜSEYİN
MELİKZAR
1301
15
4
1915
KAVAK MAHALLESİNDE
İSMAİL
SÜLEYMAN
1290
15
5
1916
KAPANBAŞ MUHAREBESİNDE
İSMAİL
İBRAHİM
1285
22
4
1916
RASTE TEPESİNDE
KADİR
İSMAİL
1307
5
11
1914
SARIKAMIŞ MUHAREBESİ
NAZİM
OSMAN
1310
21
5
1915
TAŞLITEPE MUHAREBESİNDE
OSMAN
HÜSNÜ
1313
21
7
1916
SUŞEHRİ MENZİL HASTAHANESİ
SALİM EFENDİ
MUSTAFA
0
29
3
1915
KÖPRÜKÖY MUHAREBESİ
ŞEVKİ
MUSTAFA
1293
24
6
1915
AĞIR MECRUHİN HASTANESİ
YAKUP
MEHMET
1286
3
10
1916
SUŞEHRİ MENZİL HASTAHANESİ
MEHMET
BEKİR
1310
6
12
1915
52.FIRKA SIHHİYE BÖLÜĞÜ
KADİR
İSMAİL
1307
5
11
1914
SARIKAMIŞ MUHAREBESİ
ŞEBİNKARAHİSAR
KASIM
SADULLAH
1299
29
11
1914
EŞKİYA TARAFINDAN
MEHMET
İSMAİL
1305
21
3
1915
HAYTIN DERE HARBİNDE
ŞABAN
EYÜP
1309
22
9
1915
AZİZİYE’DE
SALİH
İBRAHİM
1304
15
11
1914
EMREKUM MUHAREBESİNDE
HALİL
SERİF
1288
21
4
1915
EŞKİYA MÜSADEMESİNDE
MAHMUT
MAHMUT
1292
21
5
1916
BANATDA
ABDULKADİR
AHMET
1308
23
4
1916
HARMAN TEPE MUHAREBESİNDE
ALİ
ÖMER
1306
25
6
1918
KOYULHİSAR MUHAREBESİ
RECEP İSMAİL
MEHMET
1299
16
10
1914
GEDİK HARBİNDE
SALİH
MEHMET
1296
29
3
1915
KARADAĞ HARBİ
AHMET
FEYZULLAH
0
11
11
1914
KARABIYIK MUHAREBESİNDE
ARİF
ŞABAN
1315
21
1
1918
EŞKİYA MÜSADEMESİNDE
AHMET
ARİF
1285
21
4
1915
ERMENİLERLE MÜSADEMEDE
ABDULKADİR
HÜSEYİN
1309
3
9
1914
MEYDAN HARBİ
YUSUF
OSMAN
1300
15
11
1915
GAVUR GÜLÜNDE
İSMAİL
AHMET
1311
20
3
1917
35.SEYYAR HASTAHANESİ
AHMET
MUSTAFA
1312
7
6
1916
BEGMAL’DE






KAYNAKLAR
1- Osmanlı Tarihi, IX. Cilt, İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı (1908-1918), Ord. Prof. Enver Ziya Karal, 414-424  - http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa&No=155
2-Http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/sarikamis_harekati/
sarikamis_harekati.htm
3- http://tr.wikipedia.org/wiki/Sar%C4%B1kam%C4%B1%C5%9F_Harek%C3%A2t%C4%B1
4-Fevzi çakmak, Büyük Harpte Şark Cephesi Harekatı, İş Bankası Yay. İst.2010
5- http://www.haberturk.com/polemik/haber/710163-sarikamistaki-sehit-sayisinin-23-bin-oldugu-iddiasi
6- http://www.sarikamisdayanismagrubu.com/Haber_Detay.asp?HaberID=13