ŞEBİNKARAHİSAR ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ / BİR BİNANIN TARİHİ
Mahmut Arseven'den alınan yandaki fotoğraf aslında 1932 yılında
yapılan bir bayram töreninde çekilen fotoğraftan bir kesit. Fotoğraf bayram fotoğrafı olmasına karşın , şimdiki
Atatürk Evi ve Müzesi'nin o tarihlerdeki durumunu göstermesi bakımından ilginç.
Atatürk Evi ve Müzesi'nin tarihini, o binanın sahiplerinden Belkıs
Çağatay'ın Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nin
11 Kasım 1980 ve 13 Ekim 1981
günlü sayılarında yayınlanan mektuplarında buluyoruz. Belkıs Çağatay bu mektubunda , Atatürk'ün bu
binada ne şekilde ağırladığı yanında, binanın yapımını, kullanımını ve
eklentilerini anlatıyor. Anlatımlar bu fotoğraf ile birebir örtüşüyor.
Belkıs Çağatay'ın anlatımına
göre, binanın ilk sahibi olan Mustafa Çakmakçı (Ertem) aslen Artvin'li olup, Şebinkarahisar'a atanmış
olan tüfekçi subayı . Alay Komutanı
Mehmet Bey'in yeğeni aslen Edirne'li olan Bedriye Hanım ile evlenen ve Şebinkarahisar'ı
, sakinlerini ve civarının seven Mustafa Çakmakçı (Ertem), askerlikten
ayrılarak eşinin serveti ile İran'a yönelik şap ticaretine başlar ve
Artvin'deki baba evini model alarak
şimdi Atatürk Evi ve Müzesi olan binayı inşa ettirir. Evin etrafını fotoğrafta
görüldüğü gibi 2 metre yüksekliğinde,
üzerinde hartama yağmurluklar olan duvar ile çevirerek Şebinkarahisar'da ilk kez
bahçe bir tanzim ettirir. Üç kademeden oluşan bu bahçenin üst kademesine kesme taşlardan yapılmış yüzme ve depo olarak
kullanılan havuz yaptırır. Havuzun suyu ile bahçenin ikinci kademesinde bulunan
ağaçlar sulanır. O tarihlerde bahçede 7
dut ağacı ile bahçe kenarlarında 21 adet de kayısı ağacı, orta kademede vişne
ağacı ayrıca gül ve karanfil tarhları
vardır. Bahçe içinde, üstü samanlık olan
bir ahır ile alt katı atölye üst katı
depo olarak kullanılan başka bir bina daha yer almaktadır. Bahçenin ana caddeye açılan ön kapısından
başka o zamanlar maşatlık denilen Hastane bahçesi tarafındaki
sokağa açılan selamlık kapısı bulunur,
üçüncü diğer kapısı da Hükümet Konağı
tarafındaki tarlasına açılırdı. Mustafa
Çakmakçı (Ertem) öldüğü 1937 yılına
kadar bu evde yaşadı ve Atatürk'ü bu evde ağırladı.
Belkıs
Çağatay 13 Ekim 1981 günü yayınlanan mektubunun bir kısmında şöyle diyor : "Ermeni
vakasında Mutasarrıf, alt kat
duvarlarının çok enli ve mahfuz oluşu ve aynı zamanda çok geniş bir bahçede
bulunuşu yüzünden 36 gün bizim evde çalışmış. Evin üst katı 300 küsur kurşun
yarası almış. Bahçenin genişliği yüzünden Sivas
Valisi Muammer Beyin emri ile yakılan şehrin büyük yangınından
kurtulmuş. Ermeni ve Rum evlerinin Türk
evleri ile karışık bulunuşu ve şehrin Ermeni saldırısından kurtarılması için
Valinin verdiği emirle gazyağı dökülerek şehrin büyük bir kısmı
yakılmıştır"
Belkıs Çağatay, Atatürk'ün
ağırlanmasını da aynı mektubunda şöyle naklediyor: "Atamız şehrin davetini
kabul ederek geldiği zaman eski bir Belediye Reisi olan dayım Mehmet Emin Ertem
misafir de kaldığı evin oğlu olarak, babam Halit Bilecen (o zaman Askerlik
Şubesi Mülhakı) evin damadı olarak
hizmetinde bulunmuşlar. İkinci katta sofa
olan kısımda ziyafet masası
kurulmuş. Sofraya dedem Mustafa Çakmakçı
(Ertem) de oturtulmuş. Anne annem Bedriye Hanım ve annem Hatice Bilecen
(Şebinkarahisar'ın ilk kadın Belediye Meclis Üyesi) alt kattan sofaya çıkan merdivenin başında
konuşmaları izlemişler. Sofaya açılan geniş odada tek yatak hazırlanmış.
Yaverlerinden Cevat Abbas Bey kendi
yatağını bu odanın önüne serdirerek günlük kıyafetleri ile yatmış. Diğer
beraberinde bulunanlar selamlık dediğimiz Hastane tarafındaki odada yatmışlar. Onlar gittikten
sonra Atamızın yattıkları odaya girdiklerinde sanki hiç yatılmamış gibi her şeyin yerli yerinde ve muntazam olduğunun
görüp şaşırmışlar."
Atatürk'ün ağırlanmasından 5 gün
sonra bu evde doğduğunu söyleyen Belkıs Çağatay 11 Kasım 1980 günlü Yeni
Şebinkarahisar'da yayınlanan diğer bir mektubunda da Atatürk'ün ön cepheye
bakan ve Sabuncuların bahçeye doğru
köşedeki büyük salonda ağırlandığını belirtiyor.
Evin
sahiplerinden Öğretmen Mehmet Emin
Ertem'in ölümünden sonra eşi İstanbul'a taşınmak zorunda kalınca, ev Sağlık
Bakanlığı tarafından kamulaştırılarak uzun süre lojman olarak kullanıldı. Bir
ara yıkılarak yerine Belediye Hizmet Binası
yapılması düşünülen ve bir süre Maliye
lojmanı ve Emniyet Amirliği olarak kullanılan bina nihayetinde müze haline
getirildi. Daha sonra da Belediye tarafından tartışmalı bir şekilde bahçesine sıra dükkanlar yapıldı.
Bir fotoğraf ile bir binanın tarihini ortaya koymuş olduk.
NOT : "Tüfekçi" saray
muhafız teşkilatı mensuplarına verilen san, "Mülhak" ise Arapça "katılmış" anlamında. (Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüğü)
KAYNAKÇA
Yeni
Şebinkarahisar Arşivi
Bu yazı, Sn. Ünsal Çalık ile birlikte hazırlanmış olup Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nin 13.11.2012 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder