ERMENİ AYAKLANMASINDA BİR DE DOLU
YAĞMIŞTI
1915 Öncesinde Şebinkarahisar (Kaynak 1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeniler, Raymond H Kevorkıan-Paul B Paboudjıan) |
Bilindiği gibi, 29 Ekim 1914 günün Yavuz Savaş
Gemisi'nin Rusya'nın Sivastopol ve Odessa limanlarını bombalaması ile Osmanlı
İmparatorluğu fiilen 1. Dünya Savaşına girdi.
Osmanlı İmparatorluğu, 2 Ağustos 1914 yılında
seferberlik ve 11 Kasım 1914 günü de harp ilan ederek 1. Dünya Savaşı'nın
resmen tarafı oldu. Bundan sonra Osmanlı
Ordusu, İmparator'luğun birçok yerinde geniş cephelerde savaşmaya başladı.
O tarihte, Osmanlı Ordusu'nun, özellikle de Erzurum'da
bulunan ve Rusya ile yıllarca savaşacak olan 3. Ordu'nun ana ikmal yolu,
İstanbul-Bolu-İskilip-Amasya-Tokat-Şebinkarahisar güzergahını izleyen yoldu. Bu
yol üzerinde köylerin sık oluşu askerin barınması ve lojistik noktaların
oluşturulmasını kolaylaştırıyordu. Yol aynı zamanda, sahilden yapılacak
saldırılara kolayca karşı koyabilme imkanı sağlıyordu. Savaşın başlangıcında
Giresun'da bulunan 30. Tümen, Şebinkarahisar-Kelkit-Bayburt Yolu ile Erzurum'a
nakledildi. Böyle olmasına rağmen, Şebinkarahisar, genel savaş alanı olmadığı
gibi, 3. Ordu tarafından karargah olarak da kullanılmadı. 1 Kasım 1914 yılında
Rusya ile başlayan savaşta başlangıçta Erzurum'da olan 3. Ordu Karargahı,
Rusların ilerlemesi karşısında zaman içinde Erzincan'a, daha sonra Refahiye'ye bilahare 1917 yılında Suşehri'ne nakledildi.
1914 Aralık ayında başlayıp 1915 Ocak ayında sonuçlanan Sarıkamış Bozgunu'nun
da yaşandığı bu Osmanlı-Rus savaşı sırasında, Osmanlı Ordusu ayrıca
Çanakkale'de, Irak'ta da savaşa başlamış ve
Van ve Bitlis ayaklanmalarından sonra Şebinkarahisar'daki Ermeniler de 5
Haziran 1915'de ayaklanmıştı. Savaş esnasında, Rus'ların
Giresun-Şebinkarahisar üzerinden
muhtemel saldırısının önlenebilmesi için 9. Tümen 1916 Yılı'nın Mayıs ayında
Şebinkarahisar'a gelmiş, Temmuz ayında da Şiran'a intikal ettirilmişti.
Av. Polat Sabuncu'nun dedesi olan Habip
Rıza Efendi'nin anlatımına göre, seferbelik ilan edilince, "halkta o kadar
istek var idi ki sanki düğüne bayrama koşuşur gibi kayıt olmaya koşuyorlardı. Birinci
kafile seferberlik ilanının üçüncü Çarşamba günü beşyüz kişi olarak yola
çıkarıldı, cumartesi günü gönderilen ikinci kafile birinciden az değildi."
Meşrutiyetle toplum hayatına giren eşitlik gereği Ermeni ve Rum kökenlilerden de asker
alınmaya, ordu ihtiyacı için esnaf ve tüccardan makbuz karşılığı eşya, kumaş ve
zahire toplanmaya başlandı. Toplanan mallar, Alucra'ya kadar, Türk, Rum ve
Ermeni'lerden, erkek, kadın, memur ve öğrenciler tarafından, sırtlarında, hayvanlarla veya arabalarla taşındı. Ancak
Ermeni'ler bir süre sonra "biz hayvan değiliz insanız yük taşımak hayvan
işidir" diyerek bu taşıma işinde
görev almaya itiraz etmeye başladılar. Yine Habip Rıza Efendi'ye göre,
"Ermeni’ler gayet çalışkan ve uyanık ve hemen cümlesi çoğu okur yazar ve
siyasete Türklerden daha ziyade müdrik ve vakıf ve hükümetin idaresindeki
noksansızlığı ve rabıtasızlığı hazım etmez ve her vakit fırsat buldukça yüzüne
çarpmak isteyen ve yapmak istedikleri her şeyi güzel yapar ve sanatkar ve
zengin" idiler. Bu nedenle de yönetim karşıtı, ayrılıkçı fikirlere
sahiptiler.
Savaşta Rusların sürekli ilerlemesi
ile yaşadıkları yerleri terk edenler Şebinkarahisar'a gelmeye, Şebinkarahisarlı
da ilçeyi terk etmeye, ilçeyi terk etmelerine izin verilmeyen bazı memurlar da
kaçmaya başladı. Bu nedenle ürün
kaldırılamadı, pahalılık ve yokluk çekilmeye başlandı. Nüfus başına ölmeyecek
kadar iaşe verilebildi. Şebinkarahisar'daki insan sayısının artması kıtlığı ve
sefaleti de beraberinde getirdi. Öyle ki, ölen hayvanların leşleri dahi yenir
olmuştu. Ülkede savaş, Şebinkarahisar'da sefalet ve kıtlık yaşanırken, 1915
yılının Haziran ayında 20 gün sürecek Ermeni ayaklanması meydana geldi. Daha
önce 1893/1894 (1311) tarihinde de ayaklanma girişiminde bulunan Ermenilerin bu
yeni ayaklanmasında, gün dönümü
fırtınasına denk gelen bir gün müthiş bir yağmur ve dolu yağdı, seller tarım
ürünlerini yok etti. Dolu yığınları 24 saat kalkmadı.
1915'den Önce Şebinkarahisar (Kaynak Aram Haigaz The Fall of the Aerie) |
İsyanın başlamasından itibaren, bir
bilgiye göre 3. veya 10. günü, diğer bilgiye göre ise 3. Perşembe günü ilçeyi
yok eden yangın çıktı. O dönemde bitişik nizamda inşa edilen taraçalı evlerin
hepsi birbirleri ile bağlantılı olup, kimi evlerin taraçaları daha yüksekte
bulunan evler için sokak işlevi görmekteydi. Yer darlığı, Ermenilerin
"Kopeli" adını verdikleri şimdiki Hastane'nin kuzey doğusunda yeni
bir mahalle kurulmasına neden olmuştu. "Bahçeli Semt" olarak anılan
"Kopeli" (Bugün Küpeli Semti) zamanla zengin ailelerin konutlarının
yer aldığı önemli bir yerleşim bölgesine dönüştü. Yangında, ilk olarak bu
semtte bulunan Menzilcizadelerin konağının karşısındaki Nazarit’in evi, daha
sonra Erzincanlıoğlu Hampasyun’un evi
yandı ve yangın kısa sürede şehre yayıldı. Yangında Şebinkarahisar'ı 3-4 yıl idare
edebilecek Ermenilere ait zahire de yandı.Ruslar ile savaşan 3. Ordu tarafından
ayaklanmadan önce yapılan yapılan bir değerlendirmede, başlıca ihtilâl
merkezlerinin, “Van, Bitlis, Erzurum, Karahisar (Şebinkarahisar) ve ikinci
derecede olmak üzere Sivas, Kayseri ve Diyarbakır’ın” olduğu bildirilmişti.
Yine o tarihlerde ülke genelinde
kolera salgını ve yoğun bir kış yaşanmıştı.
1915 Öncesinde Şebinkarahisar (Kaynak: 1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeniler, Raymond H Kevorkıan-Paul B Paboudjıan) |
KAYNAKÇA
1- Habip Rıza Efendi Aile Tarihçesi,
1933
2- Fevzi Çakmak, Büyük Harp'te Şark
Cephesi Harekatı, İş Bankası Yay. 2011
3- Arşiv Belgeleri İle Ermeni
Faaliyetleri, Genel Kurmay Başkanlığı, Ankara, 2005
4- 1915 Öncesinde Osmanlı
İmparatorluğu'nda Ermeniler, Raymond H Kevorkıan-Paul B Paboudjıan,
Aras Yay. İstanbul 2012
Bu yazı, aynı zamanda Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'in 04.12.2012 tarihli sayısında yayınlanmıştır
Bu yazı, aynı zamanda Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'in 04.12.2012 tarihli sayısında yayınlanmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder