1880 YILINDA DA ULAŞIM
SIKINTISI VARDI
Şebinkarahisar,
bugün olduğu gibi Osmanlı'da da ulaşım
sorunu ile boğuşuyordu. II. Aldülhamit
devrinde yazılan bir raporda, Şebinkarahisar'ın
"memleketin içerisinden başka hiç bir cihetden dahi yolu olmadığı"
belirtiliyor.
Başbakanlık
Arşivi Yıldız evrakında bulunan, Prof. Dr. Musa Çadırcı tarafından günümüz
Türkçesine aktarılan ve yorumlanan "Heyet-i Teftişiye'nin geşt-ü güzâr
eylemiş olduğu mahallerin ahvaliyle heyet-i mezkûrun harekâtı " başlığını
taşıyan layiha, oluşturulan bir heyetin Anadolu gezisinden bahsediyor.
Prof
Dr Musa Çadırcı'ya göre, 1879 baharında taşrada olup bitenlerin öğrenilmesi,
1871 tarihli Vilayet Nizamnamesi'nin uygulamaya konulmasıyla ortaya çıkan
sorunların saptanması ve özellikle kurulmakta olan Jandarma teşkilâtı ile ilgili
araştırmalarda bulunmak amacıyla Teftiş Komisyonları oluşturuldu.
"Heyet-i
Teftişîye" diye adlandırılan kurulun başkanı Sait Paşa (İngiliz)
idi.Osmanlı hükümetinden gizlice İngiltere'nin İstanbul Sefarethanesi
görevlilerinden Cim Sayed'in talimatıyla "Heyet-i Teftişiye"ye
katılanlardan birisi olduğu belirtilen Beykır Paşa, teftiş süresince komisyonda
yer almıştı, Refakatinde erkân-ı harp miralayı Şakir ve jandarma alaybeyi Tahir
ve rum milletinden erkân-ı harp kolağası Zihni, jandarma mülâzımı Yusuf un
bulunduğu komisyon İngiltere'nin de isteğiyle Anadolu'nun dört vilâyetinde
polis ve jandarma teşkilinin denetimiyle altı aylık bir süre için
görevlendirilmişti.
28
Kasım 1879'da İstanbul'dan Halep'e harekeyle başlayan gezisinde, Heyet 5
Haziran 1880 tarihli Başvekalet telgraf yazısıyla Sivas'tan Erzincan'a geçmiştir.
Ancak, kestirme yol varken, İngiliz'in hıristiyan halkla ilişki kurmak ve
askerî açıdan görmek istediği yerler için Karahisar-ı Şarkî yolu tercih edilmiş
ve o civardaki gümüş madeninde İngiliz seyyar konsolosu Cim Sayed ile orada
görüşmüştür. Rapora göre, heyet 13 Haziran 1880 pazar sabahı Endires'den (Suşehri)
ayrılarak akşamı Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) mutasarrıflığına ulaşmıştı.
II. Abdulhamit (kaynak wikipedia) |
Raporda Karahisar-ı Şarki'den şöyle bahsedilmektedir.
"
Karahisâr-ı Şarkî ezmine-i kâdimede cari olan usul ve a'detâ ittibaen mürtefi-i
cebel üzerinde kain yalçın kayaya arkasını vermiş olduğu halde ticaretgâh bir
okur, şehir olub mezkûr kayanın üzerinde vaki kâr-ı kadim kalasının ateşi
altında bulunmuş olduğundan zikr olunan kal'a gerçi kâr-ı kadim ise de şehrin
her tarafına hakim olduğu gibi memleketin içerisinden başka hiç bir cihetden
dahi yolu olmadığından teshiri pek müşküldür.
Şehr-i mezkûrun arka tarafı minvâl-ı meşrûh
üzere yalçın kaya olduğu misillü batı cihetinde Dekle (?) menzilinde kezalik
mürtefi ve aynı suretde diğer cebel daha mevcut olmağla memleket tabii bu iki
cebelin miyânelerinde hâsıl olan boğaz arasında vaki olub tarif olunduğu
veçhile mevkii ferah ve dil-küşâdır. Şehr-ı mezbûrun etrafında bağ ve bahçeler
olub gayet münbit arazisi vardır. Mahsulatı karidesini idare ederek harice de
vermekdedir. Burası Karadeniz sahilinde vaki Giresun Iskelesi'nden mesafesi
otuz saat olub, fakat şose tariki yapılmamış bir iki defa bu tarikin
tesviyesine mübaşeret olunmuş ise de neticesiz kalmıştır. Karahisâr-ı Şarkî
ahalisi İslâm ve Hıristiyan olub kamilen ticaretle me'luf olarak gayet açıkgöz
ve müsta'id ve Dersaadet'çe muteber tüccarları ve münâsebâtları vardır. Buraca
zuhura gelen yangın memleketin çarşu ve pazarının bir mikdarını tahrib etmişse
de li'1-hamd ekser mahalleri kurtulmuşdur. Ahalinin mutasarıf olunan arsaların
yaptırmak üzere âmâde bulunduklarından mühendisin vüruduna intizâr etmekde
bulunurlar. Bir müddetden beru mutasarrıf güya umur-ı zaptiyesini tesviye
zımnında gitmiş ve şu halin devamı birçok uygunsuzluğa ve muhasebenin dahi pek
çok fenalıkları görülmüş ve işidilmiş, tahkikât-ı acizanem de aynı yolda netice
bulmuş olduğundan bunun ıslâh ve icrâ-i serisi her halde fermân-ı ma*
delet-unvân-ı seniyyelerine vabeste olduğu hasbe's-sadaka arz olunur.
Sair
yerlerde olduğu misilli burada dahi Ermenilerin burunları yukarı kalkmış ve
Beykır Paşa dahi ahallinin kısm-ı mütegalibesiyle ticaret ve servet hususlarını
tahkik ve muayene etmişdir."
Bu yazı Kasım 2010'da yazılmış ve Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder