10 Mart 2013 Pazar

1880


                1880 YILINDA DA ULAŞIM SIKINTISI VARDI
                                                                                                                        
                Şebinkarahisar,  bugün olduğu gibi Osmanlı'da da ulaşım sorunu ile boğuşuyordu.  II. Aldülhamit devrinde yazılan bir raporda,  Şebinkarahisar'ın "memleketin içerisinden başka hiç bir cihetden dahi yolu olmadığı" belirtiliyor.
                Başbakanlık Arşivi Yıldız evrakında bulunan,  Prof. Dr. Musa Çadırcı tarafından günümüz Türkçesine aktarılan ve yorumlanan "Heyet-i Teftişiye'nin geşt-ü güzâr eylemiş olduğu mahallerin ahvaliyle heyet-i mezkûrun harekâtı " başlığını taşıyan layiha, oluşturulan bir heyetin Anadolu gezisinden bahsediyor.
                Prof Dr Musa Çadırcı'ya göre, 1879 baharında taşrada olup bitenlerin öğrenilmesi, 1871 tarihli Vilayet Nizamnamesi'nin uygulamaya konulmasıyla ortaya çıkan sorunların saptanması ve özellikle kurulmakta olan Jandarma teşkilâtı ile ilgili araştırmalarda bulunmak amacıyla Teftiş Komisyonları oluşturuldu.
                "Heyet-i Teftişîye" diye adlandırılan kurulun başkanı Sait Paşa (İngiliz) idi.Osmanlı hükümetinden gizlice İngiltere'nin İstanbul Sefarethanesi görevlilerinden Cim Sayed'in talimatıyla "Heyet-i Teftişiye"ye katılanlardan birisi olduğu belirtilen Beykır Paşa, teftiş süresince komisyonda yer almıştı, Refakatinde erkân-ı harp miralayı Şakir ve jandarma alaybeyi Tahir ve rum milletinden erkân-ı harp kolağası Zihni, jandarma mülâzımı Yusuf un bulunduğu komisyon İngiltere'nin de isteğiyle Anadolu'nun dört vilâyetinde polis ve jandarma teşkilinin denetimiyle altı aylık bir süre için görevlendirilmişti.
                28 Kasım 1879'da İstanbul'dan Halep'e harekeyle başlayan gezisinde, Heyet 5 Haziran 1880 tarihli Başvekalet telgraf yazısıyla Sivas'tan Erzincan'a geçmiştir. Ancak, kestirme yol varken, İngiliz'in hıristiyan halkla ilişki kurmak ve askerî açıdan görmek istediği yerler için Karahisar-ı Şarkî yolu tercih edilmiş ve o civardaki gümüş madeninde İngiliz seyyar konsolosu Cim Sayed ile orada görüşmüştür. Rapora göre, heyet 13 Haziran 1880 pazar sabahı Endires'den (Suşehri) ayrılarak akşamı Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) mutasarrıflığına ulaşmıştı.
II. Abdulhamit (kaynak wikipedia)
                Raporda Karahisar-ı Şarki'den şöyle bahsedilmektedir.
                " Karahisâr-ı Şarkî ezmine-i kâdimede cari olan usul ve a'detâ ittibaen mürtefi-i cebel üzerinde kain yalçın kayaya arkasını vermiş olduğu halde ticaretgâh bir okur, şehir olub mezkûr kayanın üzerinde vaki kâr-ı kadim kalasının ateşi altında bulunmuş olduğundan zikr olunan kal'a gerçi kâr-ı kadim ise de şehrin her tarafına hakim olduğu gibi memleketin içerisinden başka hiç bir cihetden dahi yolu olmadığından teshiri pek müşküldür.
                 Şehr-i mezkûrun arka tarafı minvâl-ı meşrûh üzere yalçın kaya olduğu misillü batı cihetinde Dekle (?) menzilinde kezalik mürtefi ve aynı suretde diğer cebel daha mevcut olmağla memleket tabii bu iki cebelin miyânelerinde hâsıl olan boğaz arasında vaki olub tarif olunduğu veçhile mevkii ferah ve dil-küşâdır. Şehr-ı mezbûrun etrafında bağ ve bahçeler olub gayet münbit arazisi vardır. Mahsulatı karidesini idare ederek harice de vermekdedir. Burası Karadeniz sahilinde vaki Giresun Iskelesi'nden mesafesi otuz saat olub, fakat şose tariki yapılmamış bir iki defa bu tarikin tesviyesine mübaşeret olunmuş ise de neticesiz kalmıştır. Karahisâr-ı Şarkî ahalisi İslâm ve Hıristiyan olub kamilen ticaretle me'luf olarak gayet açıkgöz ve müsta'id ve Dersaadet'çe muteber tüccarları ve münâsebâtları vardır. Buraca zuhura gelen yangın memleketin çarşu ve pazarının bir mikdarını tahrib etmişse de li'1-hamd ekser mahalleri kurtulmuşdur. Ahalinin mutasarıf olunan arsaların yaptırmak üzere âmâde bulunduklarından mühendisin vüruduna intizâr etmekde bulunurlar. Bir müddetden beru mutasarrıf güya umur-ı zaptiyesini tesviye zımnında gitmiş ve şu halin devamı birçok uygunsuzluğa ve muhasebenin dahi pek çok fenalıkları görülmüş ve işidilmiş, tahkikât-ı acizanem de aynı yolda netice bulmuş olduğundan bunun ıslâh ve icrâ-i serisi her halde fermân-ı ma* delet-unvân-ı seniyyelerine vabeste olduğu hasbe's-sadaka arz olunur.
                Sair yerlerde olduğu misilli burada dahi Ermenilerin burunları yukarı kalkmış ve Beykır Paşa dahi ahallinin kısm-ı mütegalibesiyle ticaret ve servet hususlarını tahkik ve muayene etmişdir."

Bu yazı Kasım 2010'da yazılmış ve Yeni Şebinkarahisar Gazetesi'nde yayınlanmıştır.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder