abancı Seyahatnamelerde Şebinkarahisar IX
ABD’Lİ SEYYAHLAR WİLLİAM LEWİS
SACHTLEBEN VE THOMAS GASKELL ALLEN JR’IN 1891 YILI ŞEBİNKARAHİSAR
FOTOĞRAFLARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Bu çalışmada, bisikletleri ile seyahate çıkan ve 1891 yılında Şebinkarahisar’a
da uğrayan, ABD’li seyyahlar William Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen
Jr’ın seyahatleri sırasında çektikleri fotoğraflar irdelenmiştir.
Washington Üniversitesi'nde sınıf arkadaşı olan William Lewis Sachtleben, ile
Thomas Gaskell Allen Jr. (Şekil 1) 1891-1892 yılları arasında İstanbul'dan
Pekin'e Asya'yı boydan boya bisikletle geçen iki maceraperesttir. Toplamda
15.044 mil (24.212 km) yol kat etmişlerdir (URL 1; Gül, 2020).
İzlenimlerini, zamanın haftalık dergisi olan Londra’da yayınlanan Penny
Illustrated Paper için yazmayı kabul etmişler ve döndüklerinde
maceralarını anlatan bir kitap yayınlamışlardır (Herlhy, 2012; URL 3).
1894 yılında yayınlanan kitap 2003 yılında yeniden basılmıştır (Çaykent, 2016).
19. yüzyıl sonunda gerçekleşen seyahat, yazarların Türk dünyasını boydan boya
geçmiş olması açısından oldukça önemlidir. Çekilen fotoğrafların yanında
geçilen bölgelerle ilgili verilen bilgiler, dönemin ekonomisi, kültürü, siyasi
ve toplumsal yapısı hakkında önemli bilgiler vermektedir (Gül, 2020).
Seyyahların kitaplarına yer alan önsözüne göre, “kitap, dünyanın en ilginç
bölgelerinden Asya’ya yapılan gezinin izlenimlerinin anlatıldığı makalelerden
oluşmaktadır”. Aslını söylemek gerekirse, bir rekor kırmak için yola
çıkmamışlardır, fakat bisiklet üzerinde kat ettikleri 15,044 mil (24.212 km),
bisiklet üzerinde en uzun arazi sürüşü olmuştur (Allen-Sachtleben 1894; Gül
2020)
Yine kendi anlatımlarına göre, Washington Üniversitesinden mezun olduktan bir
gün sonra New York’a hareket etmişler, 23 Haziran 1890 yılında da New York’tan
Liverpool’a doğru bir gemi seyahatine başlamışlar ve üç yıldan 20 gün eksik bir
sürede dünyanın etrafını dolaşarak yeniden New York’a gelmeyi başarmışlardır
(Allen ve Sachtleben, 1894; Gül, 2020).
Seyyahlar bu gezileri süresince yanlarında taşıdıkları amatör
fotoğrafçıların kullanabildiği ilk fotoğraf makinelerinden biri olan ve
dairesel formatlı fotoğraflar çekebilen Kodak fotoğraf makineleri ile 2500’den
fazla fotoğraf çekmişlerdir (Çaykent, 2016; URL 1; URL 2). Bu fotoğraflardan
mevcut arşivlerde yer alanlarından 12 tanesi Şebinkarahisar’da çekilen
fotoğraflardır.
Zaman içinde unutulan fotoğraflar, negatifler ve notların bir kısmı, 1960'ların
sonunda, Houston, Teksas'ta son anda yakılmaktan kurtarılmıştır. 1970’lerin
sonunda ABD Kaliforniyalı Jean Zakarian'ın eline geçen koleksiyon, onun
tarafından Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi Kütüphanesi'ne (UCLA)
bağışlanmıştır (URL 4). Notlar ve fotoğraflar UCLA Kütüphanesi Özel
Koleksiyonları'nda, William Lewis Sachtleben Belgeleri adı altında
tutulmaktadır (URL 5). Bu çalışmada da UCLA koleksiyonundaki fotoğraflar
irdelenmiştir.
William Lewis Sachtleben
29 Mart 1866’da Alton Illinois’de doğmuştur. Washington
Üniversitesinde eğitim görmüştür. Bölgeyi tanıyor olması nedeniyle
Anadolu’da kaybolan Amerikalı bir bisikletçi olan Frank Lenz’i bulmak görevi
ile 1895’te Erzurum’da bulunmuş ve bu sırada meydana gelen Ermeni-Türk
olaylarını izlemiş ve fotoğraflamıştır. Gazeteci olarak hayatını devam ettiren
Sachtleben, 13 Ekim 1953 tarihinde ölmüştür (Gül, 2020).
Thomas Gaskell Allen Jr.
1868 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde doğan Thomas
Gaskell Allan, 1890 yılında Washington Üniversitesinden mezun olmuştur. Kitaba
konu olan seyahatini yaptıktan sonra gazetecilik yapmaya devam etmiş ve çeşitli
gazetelerde muhabir olarak çalışmıştır. Muhabir olarak, Trans-Sibirya
demiryolunun tanıtımını yapmak amacıyla Sibirya’yı baştan sona geçmiştir.
Sonrasında İskoçya’ya yerleşmiş ve burada evlenerek İngiliz vatandaşı olmuştur.
Su seviyesini artıran bir tür buluşun da mucidi olan Allan, 1955 yılında
İngiltere’de ölmüştür (Gül, 2020; URL 6).
Şekil 1 - William
Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen Jr. (Kaynak: Allan,
T.G. ve Sachtleben, W.L. 1894)
Zara’dan Karahisar’a
Sivas’tan Erzurum’a giden düzenli yolun Erzincan’dan geçtiğini belirten
seyyahlar, “Karahisar şehrini ve Cenevizliler tarafından keşfedilmiş ve
şimdilerde bir grup İngiliz tarafından işletilen Lidjissy (Licese) madenlerini”
ziyaret etmek üzere, Zara’da ana yoldan ayrılmışlardır (Allen-Sachtleben, 1894,
sf 37).
“Mevsim, ana rotamızdan ayrılmamız için pek elverişli değildi. Yağmur, iki
hafta boyunca, neredeyse hiç ara vermeden yağdı. Anadolu’nun en büyük iki
ırmağı olan Kızılırmak ve Yeşilırmak arasındaki vadide bulunan Köse Dağın
dibinden geçen ırmaktan sel geliyordu. Kabarmış akarsu önüne kattığı her şeyi
sürüklüyordu. Bir gün ve bir gece boyunca yakınlardaki eski bir un değirmeninde
konaklamak zorunda kaldık. Değirmen en yakındaki yerleşim birimine 3 mil (yaklaşık
4,8 km) uzakta bulunuyordu. Bir şeyler yiyebilmek için bu yolu kat etmemiz
gerekiyordu
Kara Hisar’a ulaşmadan önce Yeşilırmak’ı geçmek zorunda
kaldık. Ülkenin bu bölgesine hiç köprü yoktu. Atlar ve at arabaları, nehrin sığ
yerlerinden geçmek zorundaydı. Biz de bisikletlerimizi ve valizlerimizi
kafamızın üzerinde tutarak karşıdan karşıya geçtik. Bu geçiş sırasında su bize
doğru kaya parçaları sürüklüyordu. Suyun şiddeti neredeyse ayağımızı yerden
kesecek kadar güçlüydü. Türkler, bütün Asya milletlerinde olduğu gibi, neyin
daha iyi olduğunu değil, neyin yapılabileceği sorusunun cevabını ararlar.
Akarsuya ulaşmadan önce geçtiğimiz bir kasabada, kasaba sakinleri; “Hıristiyan
beyefendiler, burada köprü yoktur.” Dedikten sonra yere çizdikleri grafiklerle
nehri nasıl geçebileceğimiz konusunda bize bilgi verdiler. Bisikletlerimizi
kafamızın üzerinde geçirmek de onların fikriydi. Hıristiyan bir beyefendinin
kıyafetlerini çıkararak, çamur üzerinde yürümeyeceği kafalarında yer etmişti.
Çamurda yürüdüğümüz sırada, bisikletlerimizin tekerlekleri o kadar çok çamura
bulanırdı ki onları itmemiz mümkün olmazdı. Böylesi durumlarda, her ne olursa
olsun en yakın sığınağa kendimizi atardık.
Kara Hisar’a varmadan bir gece önce, pireler hariç,
herkesin terk etmiş olduğu bir ahırda konakladık. Bir başka gecemiz, çam
ormanlarının yanında, hırsızların uğrak yeri olduğu söylenen, Anadolu ile
Ermenistan sınırı arasında bir yerde geçti. Hırsızların dikkatini çekmemek için
ateş yakmadık.” (Gül, 2020, sf 45-46)
Görüldüğü gibi, William Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen Jr’ın
Karahisar’a geliş nedeni, Karahisar şehrini ve İngiliz şirketi tarafından
işletilen” “Licese Madenini” ziyaret etmektir. Bunun için Zara’da
yollarını değiştirmişler, eski bir un değirmeninde ve bir ahırda konaklamak
zorunda kalmışlar ve onların isimlendirmesi ile Yeşilırmak, bugünkü adı ile
Kelkit Çayı’nı yürüyerek geçmişlerdir.
Kaliforniya Üniversitesi Kütüphanesi (UCLA) Özel Koleksiyonları William Lewis
Sachtleben Belgeleri’ndeki fotoğraflar üzerinde bulunan tarihlerden
anlaşıldığına göre, seyyahlar 27 Mayıs 1891 ile 9 Haziran 1891 tarihleri
arasında Şebinkarahisar’da bulunmuşlardır. Bu zaman zarfında “Licese Madenine”
gitmişler, burada yöneticiler ve çalışanlarla fotoğraf çektirmişler, “Kat-run
(Katran) Tepe’ye” çıkmışlar, günümüzde olmayan Tamzara Deliktaş Tünelini ve
Kale’yi ve hatta köylülerin öküz nallamasını fotoğraflamışlardır.
Licese Madeni
19.
yüzyıl öncesinde Gümüşhane Maden-i Humayûnu’na bağlı olan (Cora, 2022),
günümüzde Asarcık Köyünde bulunan, Licese Simli Kurşun Madeni’nin varlığı eski
çağlardan beri (Komisyon, 1964) bilinmektedir ve hatta o dönemde,
“Ceneviz Mağarası” olarak adlandırılan bir maden damarı içinde bulunan aletler
(Chatzikyriakidis, 2005) madenin çok önceden de işlendiğini ortaya koymaktadır.
Ancak Osmanlı arşivindeki ilk kayıt 1838 tarihini taşımaktadır (Saylan, 2014).
Nitekim Fransa’nın Trabzon Konsolosu görevinde de bulunan, Fransız doğa
bilimci, yazar, seyyah ve diplomat Victor Fontanier seyahatnamesinde, 1826
yılında Karahisar’da şap yatakları yanında, işletilmeyen kurşun madenleri de
olduğundan bahsetmiştir (Fontanier, 1826). Ancak Licese Madeni, Osmanlı
döneminde sürekli el değiştirdiği ve üretim maliyetleri yüksek olduğu için tam
bir verim alınamamış bir maden olup, bugün de üretim yapılmamaktadır.
Karahisarlı Hacı Hafız Efendi, 1838 yılında, 25 yıl süreyle işletmek için gümüş
çıkarma imtiyazı almış ve maden ocağına 5 saatlik mesafede bulunan Üçköprü
mevkiinde bir dökümhane kurarak kurşun ve gümüş üretmiştir (Chatzikyriakidis,
2005; Saylan, 2014). Osmanlı yönetimi imtiyazın sona ermesine yakın madenin
işletmesini devralmış, 1860 yılında işletmeyi bırakmak zorunda kalmıştır.
(Saylan 2014). 1858 yılında Karahisar’dan Giresun’a Licese üzerinden giden Rus
Seyyah ve Jeolog P.A. Tschichatschef (Chikhachev) bu tarihte madendeki
çalışmanın “oldukça kaba bir şekilde yapıldığını" belirtmektedir
(Chatzikyriakidis, 2005; Tschichatschef, 1859).
Licese maden ocağı, daha sonra müdürler tarafından 2 yıl süresince iltizam
olarak işletilmiş, maden müdürlerinin yönetimde başarısız olmaları üzerine bu
kez yerli madenciler yerel yönetimden izin alarak maden ocağını işletmeye
başlamışlar ve madeni 18 ay açık tutmayı başarmışlardır (Chatzikyriakidis,
2005; Saylan, 2014).). Maden, ihaleye çıkarıldığı 1863 yılına kadar bu şekilde
çalıştırılmıştır.
1863 yılında ihaleye çıkılarak Pirzade Mustafa Ağa ve tüccar Panayotaki
Konstanti, Giresun Belediye Başkanlığı da yapan Yorgo Konstantinidis Paşa’nın
taahhüdüyle 20 seneliğine işletmesini almışlar, ancak sözleşme onaylanmadan
önce Eğinli Mustafa Ağa daha iyi koşullarla maden işletmesine talip olunca,
maden bir kez daha ihaleye çıkarılmıştır. Yapılan, 25 yıl geçerli olacak
ihaleyi ise Miftahzate Mehmed Durmuş Ağa, Mardıruş Dadıyan ve David oğlu
İsayaba adlı ortaklar kazanmışlardır. Zaman içerisinde gümüş fiyatlarının
artışıyla maden, girişimcilere iyi miktarda kâr bırakmaya başlamış ve 1869
senesine gelindiğinde işletmedeki fırın sayısı 34ꞌe,
işçi sayısı ise 580ꞌe
ulaşmıştır (Saylan 2014).
Adıgeçen ortaklar, 1870ꞌli
yılların başında madeni Abraham Todoridi ve David Savalanꞌa satmışlardır. Abraham Todoridi ve David
Savalan, işletmeyi aldıktan
sonra maden ocağından çıkarılan cevherin işlenmesi için Giresun kazasında bulunan
Uzundere köyünde, bacası halen varlığını koruyan
(Şekil 2) bir kalhane (işleme - izabe fırını) yapmışlar
(Karaman, 2003) ve 1873 senesinde ortaklardan Abraham Todoridi, maden ocağındaki hissesinin tamamını ortağı David Savalanꞌa satmıştır (Saylan, 2014). Abraham Ağa ve David Ağa olarak bilinen bu
yatırımcılar, köylülerin refah seviyesini yükselttikleri için bölgede iyi
hatırlanmaktadırlar. Ayrıca 1870 yılında iki katlı okul inşa ettirmişlerdir
(Cora, 2022; Komisyon, 1964).
Şekil 2- Dereli Uzundere Köyündeki Kalhane Bacası
(02.06.2025)
David Savalan da, maden imtiyazını aldıktan sonra madeni, 15 Bin İngiliz
Sterlini bedel ile (Chatzikyriakidis, 2005) merkezi Almanyaꞌnın Hamburg
şehrinde bulunan Orientalische Bergbau
Gesellschaft (Doğu Madencilik Şirketi)
adlı şirkete satmıştır. Alman şirket
madene 30 Bin İngiliz Sterlini yatırım yapıp
(Chatzikyriakidis, 2005) 2 yıl işlettikten sonra ise haklarını, (Saylan, 2014; Chatzikyriakidis, 2005) yaklaşık altı milkarelik (yaklaşık 10 km2) alanı kapsayan
Licese Madenini işletmek amacı ile
kurulup 21 Nisan 1881 tarihinde tescil edilen (Mining, 1888; Schwartz,
2024; URL 7) merkezi İngiltere’nin Londra şehrinde bulunan Asia Minor
Mining Company (Küçük Asya Maden Şirketi) adlı İngiliz şirketine
devretmiş, ancak madende hisse sahibi olmayı sürdürmüştür.
Önceki işletmecilerin açtığı Salavan, Papa Sawa1, Papa Sawa 2, Alman şirketinin
açtığı Arthur, Salavan, Hamburg, Petri ve Durfield, İngiliz şirketinin açtığı
Durfield A, Hadji Haron’s, Genoese ve Michaels ismi verilen ve vadinin değişik
rakımlarında yer alan galerilerde üretim yapılmıştır. Alman şirketi İngiliz
şirketine madeni devrettiğinde, en önemli galeri, içinde tramvay yolu bulunan
ve vadi tabanından yaklaşık 427 metre yukarda yer alan Petri ismi verilen
galeridir. (Şekil 3)
Şekil 3 - Maden
Galerilerinden Günümüze Kalanlar (22.10.2025)
Üretim yapılan maden ocakları, 1901 tarihli İngiliz askeri haritasında (URL
8) (Şekil 4) ve Alman haritacı Richart Kiepert’in haritasında (URL
9), Asarcık Köyü merkez mahallesi ile Licese Mahallesi arasında yer alan ve Arı
Deresi olarak bilinen vadi üzerinde işaretlenmiştir. Maden işleme tesisi de
yine haritalarda Arı Deresi ile Asarcık Deresi’nin birleştiği noktada
bulunmaktadır. (Şekil 5) Gerçekten de yakın zamana kadar belirtilen noktada
bulunan tesis kalıntılarının büyük bir kısmı, Şebinkarahisar-Giresun Yolu’nun
yapımı sırasında yok edilmiştir Bu maden galerilerini bugün dahi Arı Deresinde
görmek mümkündür (Şekil 6)
Alman şirketi, İngiliz şirketine, taş ve tuğladan yapılmış, yönetim binaları,
marangoz, demirci ve mühendis atölyeleri, bir barut deposu, 250 işçi için
konutlar ve 40 katır için ahırlar da dahil olmak üzere önemli binaların
bulunduğu bir maden devretmiştir (Schwartz, 2024; URL 7).
Hicri 1306 (M. 1888) tarihli Sivas Vilayet Salnamesine göre, “Licese Ma'deni
İngiltereli bir kumpanyanın imtiyazı tahtında olup direktörü Almanyalı Mösyö
Eşrihnâm zâtdır. Ma'den-i mezkûrun mükemmel âlât ve edevâtıyla çıkan cevheri
ezip temizlemek üzere bir de mükemmel fabrikası olup birbiri üzerine yevmiye
yedişir. Tonilato cevher çıkarılmakta ve yevmi üç yüzden beş yüze kadar amele
çalıştırılmaktadır” (Selvitop, 2004). Salnamede Şirket Müdürünün Alman kökenli
W. H. Escherich olduğu belirtilmekte ise de, 1888 tarihinde şirket müdürü
İngiliz William Harper Twelvetrees’tir.
Şekil 4- İngiliz Askeri Haritası 1901 (Kaynak: URL 8)
Şekil 5- Fabrikadan kalanlar 1975
(Fotoğraf Mehmet Yeles)
Şekil 6 - Arı Deresi
Girişindeki, (Muhtemelen Ceneviz'lerden Kalma) Maden Galerisi (Fotoğraf Nezih
Sivrikaya - 01.05.2025, Bilgi ve Yer Gösterme, Metin Kütükçü)
Asia Minor Mining Company (Küçük Asya Maden Şirketi)
Asia Minor Mining Company, (kısaca Şirket veya İngiliz şirketi) Ağustos 1881'de
madeni fiilen devralarak faaliyete geçmiştir. Temel sorun, cevherin Giresun
Limanına nakledileceği işlek bir yolun olmaması ve nakliye maliyetleridir.
Alman Şirketi, yoğun kar yağışı nedeniyle bütün kış boyunca kapalı kalan ve yük
taşımacılığına tamamen elverişsiz olan eski yolu terk ederek başka bir
güzergahtan yeni bir yol yapmaya çalışmış ancak tamamlayamamıştır. Asia Minor
Mining Company, Osmanlı Devleti’nin yol inşaatına verdiği önemden de
yararlanarak, yeni bir güzergahtan ve yeniden Karahisar-Giresun Yolu’nun
yapılmasına, işgücü ve ekipman desteği ve parasal katkı sağlayarak, yardımcı
olmaya çalışmıştır. (Chatzikyriakidis, 2005; Report, 1884; Saylan, 2014).
Asia Minor Mining Company, Alman Şirketinden devraldığı yapı ve tesislere ek
olarak evli ve çocuklu olan başmühendis ve muhasebeci için iki ev, bir fırın,
bir eczane, bir hastane ve küçük bir cami inşa ettirmiş, ayrıca madenin
zenginleştirilmesi için, yıkama tesisi (fabrika) faaliyete
geçirmiştir. (Chatzikyriakidis, 2005; Report, 1884; Saylan, 2014). Asarcık
Deresi’nin suyu yaz aylarında tesisin çalışmasına yetmediğinden, Karagöl Dağında
bulunan Dereli Aksu Deresi kaynaklarından birini oluşturan derenin suyunu
Asarcık Deresi’ne akıtmak için Koruboğazı Yaylasına yakın bir yere, halen
arazide görülebilen bent ve kanal yapılmıştır (Şekil 7-8). Taşköprü mevkiinden
yeni bir kanalla takviye su eklenmiştir.
Şekil 7 - Karagöl Dağı 2560
rakımda Aksu Deresi kaynaklarından Birisi Üzerine Yapılan
Bent (09.09.2019) (Bilgi ve yer gösterme Ekrem
Güreldi)
Şekil 8 - Karagöl Dağı'ndan Asarcık Deresi'ne Su
Akıtmak İçin Yapılan Kanaldan Görünüş (09.09.2019)
(Bilgi ve yer gösterme Ekrem Güreldi)
Toplam sayısı
tahminen 800’e ulaşan maden işçileri, Türkler, Rumlar, Ermeniler, Kürtler olmak
üzere, her ırktan ve inançtan, Licese ve Asarcık’ta yaşayan uzmanlaşmış maden
işçileridir. 1883 Mayıs'ına gelindiğinde yalnızca yeraltı galerilerinde çalışan
işçi sayısı 253'e ulaşmıştır (Chatzikyriakidis, 2005; Report, 1884).
Müslümanlar genellikle niteliksiz işçi olarak çalıştırılmaktadır (Saylan,
2014). ABD'nin Sivas Konsolosu Augusuts Milo Jewett'in 1887 tarihli
raporuna göre, Rum madenciler tembeldir, kötü beslenip kötü giyinmektedirler,
çok fazla tatilleri vardır ve onlar için kendilerini idame ettirecek kadar
kazanmaları yeterlidir. Şirket üç kat daha hızlı çalışan İtalyan
madencileri getirtmiştir (Cora, 2022; Report 1888). Yönetim kadrosu
ise, İngiltere’nin Trabzon Konsolosu Alfred Biliotti’nin maden ve
şirket hakkında ayrıntılı bilgi veren 1883 tarihli raporuna göre, bir baş
mühendis (Alman), bir muhasebeci (İngiliz), bir sekreter (Avusturyalı), bir baş
denetçi (Alman), beş denetçi (3 Alman ve 2 Avusturyalı), bir mağaza sorumlusu
(Rum), fırınlarda çalışan 3 yönetici (İngiliz), bir makine imalatçısı (Alman)
ve bir memur (Ermeni)’dan oluşmaktadır. Şirket bünyesinde ayrıca 24 muhafız
(fotoğraflarda da Gaskell’in yanında bulunan silahlı görevli-kavas) ve 6
jandarma (zaptiye) bulunmaktadır ve bunların maaşları Osmanlı Devleti
tarafından ödenmektedir. (Chatzikyriakidis, 2005; Report, 1884). Yine, ABD’nin
Sivas Konsolosu Augusuts Milo Jewett'in 5 Nisan 1889 tarihli raporuna göre ise,
bu tarihte Licese Madeninde toplam 457 madenci, 36 yüzey işçisi, 83 cevher
zenginleştirme işçisi ve 28 diğer çalışan olmak üzere toplam 604 işçi
çalışmaktadır (Gül, 2015).
Asia Minor Mining Company, döneminde madenin ilk işletme müdürü İngiliz
vatandaşlığına geçmiş olan Alman kökenli W. H. Escherich’tir (Chatzikyriakidis,
2005). 1882 yılından itibaren madende muhasebeci olarak çalışan aynı zamanda
jeolog olan, İngiliz William Harper Twelvetrees, (Şekil 6) 1884 yılında şirket
müdürlüğüne atanmış ve 1891 yılına kadar da bu görevi sürdürmüştür (URL 10)
(Şekil 9). William Harper Twelvetrees, yönetimi süresince, madenin ekonomik,
teknik ve sosyal sorunları yanında, asıl adı Molla Hüseyin olan ve şirketin
müdürüne yazdığı tehdit mektubunu “Eşkıya-yı Giresun Keşab Micanoğlu Hüseyin
Efendi” (Özdiş, 2012) olarak imzalayan, Micanoğlu isimli eşkiyanın yarattığı
güvenlik sorunu ile de uğraşmıştır.
Şekil 9 - William
Harper Twelvetrees (Kaynak URL 12))
Micanoğlu ve çetesi, şirketin başına büyük dert olmuştur. Örneğin, 1886 Ağustos
ayında Karahisar’daki zaptiye karakoluna çok yakın bir yerde katırcılara
saldırarak iki katırı telef etmiştir. Haziran 1887 tarihinde, katırcıları
tehdit etmiş, zaptiyelerin silahlarını ve yolcuların paralarını gasp etmiştir.
1887 senesinin Temmuz ayında 50-60 kadar katırcının taşıdıkları cevher
eşkıyalar tarafından yola dökülmüş ve katırcılar geri gönderilmiştir.
Micanoğlu, taşımacılık yapan katırcıları tehdit etmekle ve katırlarını
öldürmekle kalmamış, şirket müdürü Twelvetreesꞌe
bir de tehdit mektubu göndermiştir
(Saylan, 2014; Özdiş, 2012).
Taşımacılık yapan katırcıların ekonomik hayatı madene bağlıdır. Madenin ve bölgede yerleşik olanların kıyı ile bağlantıları tamamen kesilmiş, öyle ki madene gelen gıda maddelerinin
geçmesine dahi izin verilmemiştir. Bu durum, sadece şirket çıkarlarının değil Giresun ve Karahisar bağlantılı ekonomik döngünün durdurulması anlamına gelmektedir (Özdiş, 2012) Micanoğlu’nun yarattığı sorun, İngiliz ve Alman
elçiliklerinin ve konsolosluklarının devreye girmesine ve doğallıkla da Osmanlı
idaresine ekonomik ve diplomatik baskı yapmasına neden olmuştur. Bu güvenlik
sorunu, şirket müdürü Twelvetrees’in anlaştığı Kel Seyit’in (Özdiş, 2012) 200
sterlin bedel karşılığında, 1887 Ağustos’unda Micanoğlu’nu ortadan kaldırması
ile çözülmüştür.
Şirketin faal olduğu dönemde, bölge ekonomisine ciddi bir katkısı olmuştur
(Cora, 2022). Şirket yönetimi halka yardımlarda da bulunmuştur. Örneğin 1883
senesinde Karahisar-ı Şarkî kasabasında çıkan yangında zarar görenlere 100
sterlin değerinde yardım dağıtılmış, Fatih Camisinin inşaatı için bağışta
bulunmuştur (Saylan, 2014).
Bununla beraber madenin giderek daha büyük finansal sorunlar yaşaması ise
bölgedeki iktisadi ve sosyal ilişkileri etkileyen bir hal almış, şirket
borçlandığı yerel tüccarla ve madencilerle çok ciddi sorunlar yaşamıştır. Öyle
ki, madenciler müdürü rehin almış ve alacaklarına karşılık madenin işletmesinin
kendilerine devredilmesini istemişlerdir (Cora, 2022). Yine, Eylül 1901
tarihinde Osmanlı Devleti vatandaşı olan Karabet ve Nuzret adlı kişiler
şirketten alacakları için Karahisar-ı Şarkî Bidayet Mahkemesiꞌne müracaat
etmişlerdir (Saylan, 2014).
1890ꞌlardan itibaren Asia
Minor Mining Companyꞌnin üretim kapasitesi giderek düşmeye başlamış, Asia Minor Mining Company, 1896'da
tasfiye edilerek Asia Minor Company Ltd adı ile
yeniden kurulmuştur (Schwartz, 2024). Şirket, 1905 yılında madendeki faaliyetlerini tamamen durdurmuştur (Chatzikyriakidis, 2005). Şirketin
maden imtiyazı ise 1916 yılında feshedilmiştir (URL 11,
Saylan, 2014).
Karahisar-Giresun Yolu
ABD’li seyyahlar William Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen Jr’ın
çektiği fotoğraflar arasında, bir tünel bulunan fotoğraf ile bu tünelin
yakınlarında olması muhtemel bir yol ve köprüyü gösteren fotoğraf da
bulunmaktadır. (Şekil 10)
Şekil 10- Şebinkarahisar'dan Lidjessy
Madenleri'ne giderken dağlık bir alanda, dere kenarında William Sachtleben ve
Thomas Allen'ın Humber bisikletleriyle görüntüsü. 27 Mayıs 1891. Kara
Hisar'dan Lidjessy Madenleri'ne giderken bir başka muhteşem dağ manzarası. Akan
sular ve sarp granit kayalıklar.(Kaynak URL 1)
1858 yılında Karahisar’a gelen Alman seyyah ve kaşif Heinrich Barth, Armutlu
Köyünün “Yassuruk tepesi ile daha alçak bir tepe arasındaki vadide Giresun'a
giden çetin yolun üzerinde” olduğunu ifade ederken, Karahisar-Giresun Yolu’nun
Öksürük Kayasının solundan (Barth, 1860, 2017) günümüzde “Etir Kavaklığı”ndan,
geçtiğini söylemiştir. Bu yol 1901 askeri haritasında, terkedilmiş ve kısmen
tamamlanmış yol olarak işaretlenmiştir (URL 8).
Yine, 1858 yılında Karahisar’a gelen Rus Seyyah ve Jeolog P.A. Tschichatschef,
(Chikhachev) ise Giresun’a gitmek için iki ayı rota olduğundan bahsetmiş ve
kendi deyimi ile, daha kullanışlı, daha az nüfuslu bölgeden geçen ve en yaygın
bağlantı yolu olan batıya doğru giden rotayı değil, daha zorlu, ıssız, kayalık
dağlardan ve Kazankaya’dan (Kazgankaya) geçen ve nadiren kullanılan rota olan
Karahisar-Tamzara-Licese-Kümbet-Giresun güzergahını kullanmıştır
(Tschichatschef, 1859). Bu ikinci güzergah, tünel yapılmazdan evvel, arazide
Tamzara’da, Alasapus-Karşıbahçe-Ağbayır güzergahını izleyerek, (Şekil 11) 1901
İngiliz askeri haritasında Katran Dağı olarak isimlendirilen (URL 8) dağın
başlangıcında tünelin yapıldığı tepenin üzerinden Gedahor’a geçmektedir.
İngiltere’nin Trabzon Konsolosu Alfred Biliotti ise, Bakanlığına sunduğu 1883
tarihli maden ile ilgili raporunda, Karahisar-Giresun Yolu’nu, yoğun
yağmurlarda kullanılamaz hale gelen, kışın kar nedeniyle kapanan yüksek bir
dağın üzerinden geçen en kötü katır yolu olarak tarif etmektedir (Report,
1884).
Ancak, Osmanlı yazışmalarında Romalılar zamanında da kullanılan bir yol olduğu
ifade edilen Karahisar-Giresun Yolu, Osmanlı’nın klasik döneminde “bac-ı rah-ı
Karahisar-ı Şarki” adı ile anılan yol vergisinin tahsil edildiği önemli bir
yoldur (Tozlu, 2003). Yine, Osmanlı devlet adamları tarafından hazırlanan
raporlarda (Dinçer, 1971) ve Sultan Abdulhamit’e sunulan layihalarda (Çadırcı,
1992) bu yolun önemi vurgulanmıştır.
Şekil
11 - Antik Yol (bilgi ve yer gösterme Sezai Şenol)
Özet itibariyle ifade etmek gerekir ki, 1869 yılından itibaren zaman
içerisinde, yolun yeni bir güzergahtan yeniden yapılması değerlendirilmiş,
değişik güzergahlar önerileri gündeme getirilmiş, Kazgankaya’dan yolun
yapılamayacağı kabul edilerek, Eğribel-Süllü-Kulakkaya-Lapa’dan geçen
güzergahtan yapılması kararlaştırılmıştır. Yolların yapımından vilayetler
sorumlu kılınmış, inşaatın mükellefiyet usulüne göre yapılması öngörülmüştür.
Karahisar-Giresun Yolu’nun Giresun bölümünde inşaat hızlı ilerlerken, Karahisar
bölümünde istenen ilerleme sağlanamamıştır. Öyle ki, yolun 6 kilometrelik
kısmının hangi vilayet tarafından yapılacağı tartışma konusu olduğundan,
çalışmalar bir süre durmuştur. Hatta, yolun yapımının hızlandırılması için
1874-1878 yılları arasında Giresun, Trabzon’dan alınarak Karahisar’a
bağlanmıştır (Tozlu, 2003).
Yolun yapım çalışmaları ve güzergahı, İngiltere’nin Trabzon
Konsolosu Alfred Biliotti’nin, Bakanlığına sunduğu 21 Eylül 1883 tarihli yol
ile ilgili raporla da dile getirilmiş, yapılması düşünülen güzergah haritaya
dahi eklenmiştir (Report, 1884). Licese Madenini işleten Orientalische Bergbau
Gesellschaft (Doğu Madencilik Şirketi) farklı güzergahtan yapımını sağlamaya
çalışmış, alet-edevat ve personel yardımında bulunmuş, İngiliz şirketi Asia
Minor Mining Company (Küçük Asya Maden Şirketi) de yolun yeni güzergahtan
yapılmasını desteklemiştir.
Deliklitaş
Tüneli
Şekil 12 - Lidjessy
Madenleri'ne giden yolda, sağda tünelden geçen bir yol bulunan dağlık bir
alandaki dere. 27 Mayıs 1891. Kara Hisar'dan vadi boyunca Lidjessy Madenleri'ne
giden yolda pitoresk manzaralar. (Kaynak URL 1)
Bu fotoğrafta yer
alan tünel (Şekil 12) Tamzara yakınlarındaki Deliklitaş Tüneli’dir. O
tarihlerde ve yakın zamana kadar Licese’ye giden yol üzerinde seyyahların
kullanacağı Deliklitaş Tüneli’nden başka bir tünel ve fotoğraflarda yer alan
başka bir kayalık vadi yoktur. Nitekim 1901 tarihli İngiliz Askeri haritasında,
Karahisar-Giresun Yolu üzerinde sadece, Deliklitaş Boğazı olarak isimlendirilen
yerde “Taş Tünel” (Rock Tunnel) olarak işaretlenmiştir (URL 8). Haritada,
günümüzdeki Şebinkarahisar Giresun Yolu'nda "Halil Rıfat Paşa Tüneli"
olarak isimlendirilen tünelin bulunduğu bölgeye isabet eden kısım da dahil
olmak üzere, Giresun-Karahisar Yolu üzerinde başka bir tünel işareti de yoktur.
Deliklitaş Tüneli, Halil Rıfat Paşa’nın Sivas Valiliği ve Reşit Paşa’nın
Karahisar Mutasarrıflığı döneminde yapılmıştır (Okutan, 1949). Halil Rıfat
Paşa, Sivas Valiliği döneminde yol yaptırması ile ünlenmiş olup, “Gidemediğin
Yer Senin Değildir” sözü günümüzde dahi kullanılan bir sözdür.
1885 (H.1302) tarihli Sivas Vilayet Salnamesinde, yolun ve tünelin yapımı şu
şekilde anlatılmaktadır (Birol, 2009).
“Karahisar-1
Sarki'den Trabzon Vilâyeti'nde Giresun Kazası hududuna kadar 61 kilometre ve
500 metre ki 12 saatten fazlaca olan ve yarısından fazlası yalçın kayalı
dağlardan ibaret bulunan yol dahi inşa ve küşâd edilmiş ve bu yol üzerinde ve
Tamzara Boğazı adlı yerde çakmak taşı sertliğinde ve kuvvetinde 33
metre uzunluğunda bir kaya matkap ve barut ile delinerek derunundan üçer buçuk
metre, en ve yükseklikte bir tünel açılmış ve bu yolda da müteaddid köprüler ve
menfezler olup iş bu güç ve müşkil yolun büyük bir kısmı ameliyat-i
sanaî ile vücuda getirilmiştir”
Görüldüğü üzere, yalçın kayalar üzerinde yol inşa edilmiştir. Bu yol, Asarcık
Köyü Arı Deresi’nde maden şirketinin zenginleştirme tesisinin yanından geçmekte
(Şekil 18) meşhur Asarcık Virajlarını (Şekil 17) aşarak Eğribel’e ulaşmaktadır.
Yolun kalıntıları arazide görülebilmektedir.
1885 yılında, Giresun-Karahisar Yolu yapım çalışmaları çerçevesinde, bugün
Deliklitaş denilen, salnamedeki deyim ile Tamzara Boğazı mevkiinde, çakmak taşı
sertliğinde ve kuvvetinde olan kaya, matkap ve barut kullanılarak delinmiş ve
33 metre uzunluğunda 3,5 metre genişliğinde ve 3,5 metre yüksekliğinde bir
tünel yapılmıştır. Tünel içerisine, Karahisar’a bakan tarafta sağ kol üzerine
bir de kitabe konulmuştur. Bugün akıbeti bilinmeyen kitabede de şu sözler yer
almıştır (Okutan, 1949).
"Şevketlû
Abdülhamit Han'ı sani hazretlerinin zamanı saltanatları da vüzerâdan Halil
Rıfat Paşa'nın Sivas vilâyeti valiliğinde mirmirandan Reşit Paşanın Karahisar
mutasarrıflığında, Karahisar -Giresun hududuna kadar 13 saatlik yol ve bu yolda
Tamzara ve Karınca namındaki boğazlar Mente ve Sürmene ve Annakkaya gibi yalçın
ve uçurum kayalıklar açıldığı sırada bu tünel dahi küşad olunmuştur. Sene
1300” (Miladi: 1882/1883).
Deliklitaş Tüneli, 1985 yılında karayolları tarafından
Giresun-Şebinkarahisar Yolu’nun yapımı projesi çerçevesinde taş ocağı yapılmak
üzere, yıkılmıştır.
Şekil 13 -
Deliklitaş Tüneli 1957 (Kaynak URL 13)
Kale’den Fotoğraflar
ABD’li seyyahlar
William Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen Jr’ın çektiği fotoğraflardan,
Kale’de çekilen iki fotoğraf, 1891 yılında Kale’nin oldukça harap ve tahrip
edilmiş bir durumda olduğunu ortaya koymaktadır. Kale kapısını gösteren
fotoğrafta (Şekil 14) kapının kendisi olmadığı gibi, duvarlardan dökülen
molozlar girişi engelleyecek miktardadır. İç kaleyi gösteren fotoğrafta da,
kulenin harap olduğu görülmektedir. (Şekil 20)
1858 yılında Karahisar’a gelen Alman seyyah ve kaşif Heinrich Barth
anlatımlarında Kale’den ahsederken kullandığı “…burada sadece çok yaşlı bir
adama rastladık…” şeklindeki bir ifadesinden 1858’de Kale’de kısmen de olsa
yaşayanlar olduğu anlaşılmaktadır (Barth 1860, 2017). 1866 yılında
Şebinkarahisar’a gelen İngiltere’nin Kürdistan Konsolosu sıfatını kullanan John
George Taylor (J.G.Taylor)’ın anlatımında geçen “…eski yapıların kalıntılarının
sürekli ayağımıza takıldığı...” şeklindeki ifade ise,
Kale’nin 1866 yılından önce terkedilmiş olduğu ve o tarihlerde dahi Kale’nin
harap edildiği anlamına gelmektedir (Taylor, 1868).
Oysa ki, 1835 tarihli nüfus yazımında, Kale Mahallesinde yaşayanlar vardır ve
nüfus defterinde 50 hane 129 erkek nüfus kayıtlıdır. (Kıvrım 2015)
Şekil 14- William Sachtleben ve üç kişi Şebinkarahisar Kalesi
kapısında, Kale Kapısı, Karahisar Kalesi'ndeki Bizans kalıntılarının
girişi. 8 Haziran 1891. (Kaynak URL 1)
Katran
Dağı
Bazı fotoğraf notlarında, “Kat-run-tepe” isminde bir tepeden/dağdan
bahsedilmektedir. Katran Dağı olarak okunan bu tepe/dağ, 1901 İngiliz askeri
haritasında işaretlenmiş olup, Deliktaş’tan başlayıp Eğribel’e kadar devam
eden, günümüzde Giresun Yolu’nun ve Tamzara Deresi’nin doğusunda yer alan,
Avutmuş’un üstündeki Haç Kayasını, Kıllıbaba Ormanlarını, Arı Deresini ve
kurşun madenini, Licese’yi kapsayan, tepeler olduğu anlaşılmaktadır (URL 8).
Bugün bu isim kullanılmamaktadır.
Sonuç
Bu
çalışmada, ABD’de üniversiteden yeni mezun olmuş ve bisiklet ile Pekin’e gitmek
üzere Amerika’dan yola çıkmış, yolculukları sırasında Şebinkarahisar’a da
uğramış, ABD’li seyyahlar William Lewis Sachtleben ile Thomas Gaskell Allen
Jr’ın çektiği fotoğraflar esas alınarak, 134 yıl önceki Şebinkarahisar
değerlendirilmiştir. Bu iki genç insanın, Anadolu’da Karahisar isimli bir yerde
İngilizlerce çalıştırılan bir maden olduğunu bilmeleri, Licese Madeninin
varlığından haberdar olmaları ilginçtir. Öyle ki, Sivas’tan doğrudan Erzincan’a
gidecekken, madeni ve Şebinkarahisar’ı görmek için Zara’da yollarını
değiştirmişlerdir. Seyahat sonrasında yazdıkları kitapçıkta Şebinkarahisar’dan
ve madenden hiç söz etmeseler de, çektikleri fotoğraflardan hareket ile maden
ve madende üretim yapan kişiler ve şirketler ve madende çalışanlar,
Şebinkarahisar’ın yol durumu ve Kale’nin acınası hali hakkında fikir sahibi
olunabilmektedir.
Licese madeni, tarihte Cenevizlerce bilinmekle birlikte, 1838 yılında
Osmanlının kayıtlarına girmiş, özel kişiler ve yöneticiler arasında sık sık el
değiştirmiş, Orientalische Bergbau Gesellschaft (Doğu Madencilik Şirketi)
isimli Alman şirketinin eline geçmiş, bilahare madeni devir alan İngiliz
şirketi Asia Minor Mining Company (Küçük Asya Maden Şirketi) tarafından uzun
yıllar işletilmiştir. İngiliz şirketi çalıştığı süre içerisinde, maliyet ve
nakliye sorunları yanında Micanoğlu adındaki eşkiyanın saldırıları ile de
uğraşmıştır. Ancak, faal olduğu dönemde şirket, yörenin ekonomisine önemli
katkılarda ve bireysel ve toplumsal yardımlarda bulunmuştur.
Şebinkarahisar’ın Giresun ile olan bağlantısı, yeni bir güzergahtan yapılan
yeni bir yol ile güçlendirilmeye çalışılmış, ancak yolun yapımı uzun yıllar
almıştır. Madeni işleten şirketler yolun yapımına alet-edevat ve personel
yardımında bulunmuşlardır. Yol inşaatı sırasında, Tamzara Boğazı mevkiinde
bulunan, çakmak taşı sertliğinde ve kuvvetinde olan kaya, matkap ve barut
kullanılarak delinmiş ve 33 metre uzunluğunda 3,5 metre genişliğinde ve 3,5
metre yüksekliğinde bir tünel yapılmıştır. Deliktaş Tüneli, 1985 yılında taş
ocağı yapmak için Karayolları tarafından yok edilmiş, tünelin sağ duvarında yer
alan kitabe de ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca, fotoğraflardan, 1835 yılındaki
nüfus sayımında 50 hanede 129 erkek nüfus tespit edilen Kale’nin de,
terkedildiği tarihten itibaren tahrip edilmeye başlandığı
anlaşılmaktadır.
KAYNAKLAR
Allan, T.G. ve Sachtleben, W.L. (1894). Across Asia on a
Bicycle, The Journey Of Two American Students From Constantinople To Peking.
New York: The Century Co.
Barth, H. (1860). Reise Von Trebizond Durch Die Nörtliche
Hälfte Klein-Asiens Nach Scutari Im Herbst 1858.
Barth, H. (2017). Heinrich Barth Seyahatnamesi, Trabzon’dan
Üsküdar'a Yolculuk 1858. Kitap Yayınevi, İstanbul.
Birol, N. (2009). Halil Rıfat Paşa Dönemi ve İcraatı
1827-1901. Cedit Neşriyat, Ankara.
Chatzikyriakidis, K. (2005). Avrupalı Maden
Şirketlerinin Küçük Asya Madenlerine Penetrasyonu 1861-1923, Pontus'un Rum
Madencileri Üzerindeki Etkileri. Doktora Tezi, Selanik Aristoteles
Üniversitesi.
Çadırcı, M. (1992). II. Abdülhamit’e Sunulan Bir
Layiha. OTAM, nr 3, Ankara, (sf. 413-485).
Çaykent, Ö. (2016). Thomas Gaskell Allan ve William
Lewis Sachtleben, Accross Asia on a Bicycle, Osmanlı Araştırmaları Dergisi,
Sayı 48, (sf. 471-476).
Cora, Y.T. (2022). Asia Minor Mining Company’nin
Finansal Sorunları ve Licese Madenindeki Faaliyetlerini Durdurması. Karadeniz
Sosyal Bilimler Dergisi, Y. 14, S. 26, (sf. 255-278).
Dinçer, C. (1971). Osmanlı Vezirlerinden Hasan Fehmi
Paşa’nın Anadolu’nun Bayındırlık İşlerine Dair Hazırladığı Layiha. Belgeler,
V–VII/9–12, Ankara, (sf. 153–233).
Fontanier, V. (1829). Voyages en Orient, entrepris par
ordre du gouvernement français de l'année 1821 à l'année 1829. Librairie
Universelle, Paris, (sf. 133–134).
Gül, O.K. (2015). Amerika Birleşik Devletleri Sivas
Konsolosluğu Raporlarına Göre 19. Yüzyıl Sonlarında Sivas ve Havalisinde
Ekonomik ve Sosyal Hayat (1887–1893). International Journal of Eurasia Social
Sciences, Vol: 6, Issue: 21, (sf. 149–171).
Gül, O.K. (2020). Asya’yı Bisiklet Üzerinde Geçmek:
Thomas Gaskell Allan ve William Lewis Sachtleben’in İstanbul’dan Pekin’e
Seyahati. Sonçağ Akademi Yayınları, Ankara.
Herlihy, D.V. (2012). Crossroads in the Desert. WashU
Magazine, Washington.
Karaman, O. (2003). XIX. ve XX. Yüzyılda Giresun ile
Çevresindeki Madenler ve Maden İşletmeciliği. Afyon Kocatepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, C. V, Sayı: 1, (sf. 63–74).
Kıvrım, İ. (2015), Şebinkarahisar Kazası Nüfus Defteri
(1251/1835), Giresun il Özel İdaresi Yayını, İstanbul
Nikopolis Folklor Komisyonu. (1964). Koloneia Dini Bölgesi
ile Nikopolis’in Tarihi ve Folkloru. Kavala.
Okutan, H.T. (1949). Şebinkarahisar ve Civarı,
Coğrafya, Tarih, Kültür, Folklor. Giresun.
Özdiş, H. (2012). Efsaneler, Gerçekler ve Yerel
Siyaset Pratiği: “Eşkıya Micanoğlu Hüseyin.” Kebikeç, 34, (sf. 21–43).
Reports From Her Majesty's Consuls, On The
Manufactures, Commerce, &C. Of Their Consular Districts. (1884). Part 1,
Great Britain Foreign Office, Londra, (sf. 48–51, 150–159).
Reports 36195 From The Consuls Of The United States.69
A Vol. XXV, January–March, 1888. Washington: Government Printing Office, (sf.
360–364).
Saylan, K. (2014). Licese Maden Ocağı ve Asia Minor Mining
Company’nin Licese’deki Faaliyetleri. Tarih İncelemeleri Dergisi, 29/2, (sf.
625–643).
Schwartz, S.P. (2024). Cornish Mineworkers at the Wild
and Remote Lidjessy Silver-Lead Mines, Asia Minor (Vahşi ve Uzak Licese
Gümüş-Kurşun Madenlerinde, Küçük Asya'da Cornish Maden İşçileri). (URL 7)
Selvitop, A. (2004). Hicri 1288 (M.1871) ve Hicri 1306
(M.1888) Tarihli Sivas Vilayet Salnamelerinin Günümüz Harflerine Çevrilmesi ve
Mukayesesi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Kayseri.
Taylor, J.G. (1868). Journal of a Tour in Armenia,
Kurdistan and Upper Mesopotamia, with Notes of Researches in the Deyrsim Dagh,
1866. Journal of the Royal Geographical Society of London, Vol. 38, (sf.
281–361).
The Mining Manual for 1888. (1888). Londra, (sf.
19–20).
Tozlu, S. (2003). Giresun Şehrinin Kara ve Deniz
Ulaşımı (XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında). Yeşilgiresun Gazetesine Göre
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Giresun Sempozyum Bildirileri, Giresun, (sf.
173–194).
Tschichatschef, P.V. (1859). Itinerar der
kleinasiatischen Reise P. v. Tschichatschef's im Jahre 1858. Zeitschrift für
Allgemeine Erdkunde, 6. Cilt, Berlin, (sf. 283).
URL 1 - https://digital.library.ucla.edu/catalog/ark:/21198/zz001nx6sg
URL 2 - https://osmanliarastirmalari.isam.org.tr/dergi/issue/view/sayi48
URL 3 - https://source.washu.edu/2012/08/crossroads-in-the-desert/
URL 4 - https://www.jelleverheij.net/historical-photos/Sachtleben/index.html
URL 5 -https://oac.cdlib.org/findaid/ark:/13030/c8gx4hq9/admin/#aspace_a5cadcc7ea222e411bc03756510f9d3e
URL 6 -
URL 7 - (https://www.cousinjacksworld.com/destinations/cornish-lidjessy/
URL 8- https://maps.princeton.edu/catalog/princeton-q237ht36b (Eastern
Turkey in Asia. Kerasund-Karahissar, sheet 4. Series I.D.W.O. no. 1522)
URL 9- https://digitalcollections.nypl.org/items/95d1a99c-80e2-c2f1-e040-e00a18064f41 (BV
Sivas)
URL 10 - https://libraries.tas.gov.au/Digital/25841-1-29-61
(The Cyclopedıa Of Tasmanıa)
URL 11 - https://www.scripoworld.com/records/to-be-advised/asia-minor-mining-company-ltd/
URL 13- https://x.com/teoalpaslan/status/1753110814788358150?t=XhVg3HvVzNk51b9cZHj-Ig&s=08)
Şekil
15- Asia Minor Mining Company Yöneticileri (Kaynak Mining 1888)
Şekil 16- Licese Madeninde Kurulan Fabrikanın İçinin Örnek Çizimi (URL 7)
Şekil 17 - Eski Asarcık Virajları 1950'ler (Kaynak
www.facebook.com/Şebinkarahisar Tarihi)
Şekil 18- Günümüzde, Karahisar-Giresun Yolu'nun Fabrikanın
Yanından Geçen Arı Deresi'nin Girişindeki Kısmı (22.10.2025)
Şekil 19 - Lidjessy Madenleri girişinin yakınında, Thomas
Allen Bay Rowe, Bay Northay ve William Sachtleben, maden vagonu raylarının
üzerinde ve taş binaların önünde oturuyorlar. 28 Mayıs 1891 (Kaynak URL 1)
Şekil 20 - 8 Haziran 1891. Yıkık eski Bizans kalesinin
iç görünümü, kaleyi ve surları gösteriyor.(Kaynak URL1)



