Yabancı Seyahatnamelerde Şebinkarahisar II
İNGİLİZ
DOĞU BİLİMCİSİ SİR WİLLİAM OUSELEY’İN GÖZÜNDEN 1812’DE ŞEBİNKARAHİSAR
Giriş
Seyyahların anlatımları Osmanlı dönemi Anadolu’nun tarihi ve coğrafyasının aydınlatılması bakımından önemlidir. İran’da iki yıl elçilik sekreteri olarak görev yaptıktan sonra 1812 yılında Tebriz’den İstanbul’a gitmek üzere Kuzey Anadolu’yu doğudan batıya kat eden Sir William Ouseley, seyahati esnasında gördüklerini, şahit olduğu olayları ayrıntılı şekilde kaydetmiştir (Genç, 2020). Bu çalışmada, İngiliz Doğu Bilimci (Şarkiyatçı, Oryantalist) ve diplomat Sir William Ouseley’in seyahatnamesinde yer alan Şebinkarahisar ile ilgili izlenimleri ve anlatımları değerlendirilmiştir.
Sir
William Ouseley
Tanınmış diplomat ve misyonerler
yetiştirmiş bir ailenin üyesi olarak 1767 yılında Galler‘de dünyaya gelen
William Ouseley, bir dilbilimci ve şarkiyatçıdır (Belge, 2020). 1787 yılında
Galler’den ayrılmış ve Paris’e giderek Fars dili ve edebiyatıyla ilgilenmeye
başlamıştır. 1788-1794 yılları arasında Hindistan’da İngiliz ordusunda subay olarak
çalışmıştır. 1796’da İngiltere’ye dönen Ouseley, ertesi yıl Dublin
Üniversitesi’nde akademik doktor ünvanı almış ve 1800’de, şarkiyat
çalışmalarına katkılarından dolayı 1786-1793 yıllarında İngilizler’in Hindistan
genel valisi olan Charles Lord Cornwallis tarafından “Sir” unvanıyla
ödüllendirilmiştir. Diplomat olan kardeşi Sir Gore Ouseley’un 1810 yılında
Tahran’a elçi tayin edilmesi üzerine ona refakat ederek 1810-1812 yılları
arasında sekreterliğini yapmıştır. 1842 yılının Eylül ayında Fransa’nın
Boulogne şehrinde ölmüştür (Kurtuluş, 1988).
Sir William Ouseley çoğu Fars (İran ) kültürü ile ilgili olmak üzere doğu ile ilgi çok sayıda eser bırakmıştır. 1810, 1811 ve 1812 yıllarında İngiltere’den Hindistan’a, Hindistan’dan İran’a ve İran’dan da İngiltere’ye giderken geçtiği Anadolu’da yolculuğu süresince gözlemlerinden oluşan “Travels in Various Countries of the East: More Particularly Persia” isimli eseri ise 1819-1823 yılları arasında üç cilt halinde Londra’da yayınlanmıştır (Genç, 2020).
Şebinkarahisar, bu eserin 1823 yılında basılan 3. cildinde yer almaktadır. 1 Temmuz 1812’de İngiltere’ye dönmek üzere Tebriz’den yola çıkan seyyah, 5 Ağustos 1912 günü Şebinkarahisar’a gelmiştir.
Sir William Ouseley (https://en.wikipedia.org/wiki/William_Ouseley)
Sir
William Ouseley’in Gözünden 1812’de Şebinkarahisar
Şiran’dan
Karahisar’a
“…Şiran'dan
saat dokuzda yola çıktık ve bütün gece, yıldızların ışığından algılayabildiğim
kadarıyla, birçok yerde çok güzel ve resimlik manzaralar sunan bir ormanın
içinden geçtik; nehirler, vadiler,
şelaleler, çıplak kayalar ve keskin ağaçlıklı dağlar vardı. Dördüncü günün sabahı, yaklaşık sekiz millik
bir yoldan sonra, birkaç ağacın altında, Karabekçayır denilen zengin ovayı veya
çayırı sulayarak vadinin içerisinde yoluna devam eden nefis bir derenin yanında
saat altıda durduk. Bizim menzilimiz
olan 3-4 mil ötedeki karaca köyüne ulaşmamız gerektiğini öne sürmemize rağmen,
atlarımız bereketli otlarından faydalanabilsin diye burada kalmaya ikna
edildik. Bu ülkenin ormanları büyük
ölçüde soylu çamlardan oluşuyor gibi görünüyordu, ama bu ağaçların içinde
oldukça büyük başka ağaçlar da vardı; ve
nadir görülen bazı yabani çalılar ve çiçekler de aynı şekilde buranın bitki
örtüsünü oluşturuyordu. Durduğumuz
yerden görünen tepelerin birçoğu, zirvelere kadar hafifçe ağaçlıktı ve birçoğu,
onları, omurgadan farklı olmayan veya mazgallı duvarlara benzeyen tırtıklı
çizgilerle ayıran olağanüstü keskin, engebeli kaya sırtlara sahipti; ve ağaçların
arasına gizlenmiş bir kısmının kenarlarında, uzaktan kalelerin veya diğer
yapıların kalıntılarıyla karıştırılabilecek muazzam doğal taş kütleleri vardı.
İndiğimiz vadiyi çevreleyen bir tepenin en yüksek kısmında, Türklerin “tepeh”
dediği o tümülüs çıkıntılardan ikisi vardı…”
Anlatımlarda geçen “Karabekçayır”ın Alucra Karabörk köyü, tümülüslerin de yine Alucra’daki İkizler Tepesi adı verilen tepedeki tümülüsler olması kuvvetle muhtemeldir.
Müsellim
Dağı
“…Biz
bu yerde dinlenirken, yaklaşık kırk adam ve yüzden fazla katırdan oluşan bir
kervan Tokat'a giderken yanımızdan geçti.
Gün batımına doğru ilerlerken dereyi geçtik ve bu ülkedeki tarihi veya
kökeni belirsiz diğer çoğu kalıntı gibi Cenevizlilere ait duvar parçalarıyla
taçlandırılmış yüksek bir kayanın yanından geçtik. … Bu noktanın etrafında kırk
kilometre boyunca ülke son derece güzel ve verimliydi; ama yolumuz bizi bazen
korkunç uçurumların kenarlarına götürdü.
Duyduğumuza göre, burada depremler sıkça yaşanıyordu; ve 14. mil (22,53km) civarında hala Musellim
dağı veya "valinin tepesi" olarak adlandırılan bir dağı geçtik;
burası böyle adlandırılıyordu çünkü iki
veya üç eşi, birkaç çocuğu ve hizmetçisiyle birlikte seyahat eden yüksek rütbeli
bir Türk yargıç, ayaklarının altındaki toprağın yarılması ve aniden suyla
dolması sebebiyle burada ölmüştür. Gece
yarısından kısa bir süre sonra yolumuzu kaybettik ve bir saatten fazla kalın
yeşillik alan arasında dolaştık, bu da öyle yoğun bir karanlığa neden oldu ki
atımın kulaklarını bile göremedim…”
Sir
William Oueseley, Karahisar’a gelirken “Valinin Tepesi” de dediği “Müsellim
Dağı” isimli bir dağı geçtiğini ifade etmektedir. Seyyahın izlediği yol, Erzurum-Karahisar yolu
olup, Alişar-Turpçu-Biroğul Köprüsü güzergahını izlediği düşünülmektedir (Karte
von Georgien, Wikipedia).
İskoçyalı
sanatçı, yazar, diplomat ve gezgin Robert Ker Porter, 1817-1820 yıllarında yaptığı
gezilerini anlattığı seyahatnamesinde Karahisar’a gelirken “Moussalim Ovedan'ın
adını taşıyan uçsuz bucaksız bir tepeye vardık… Moussalim'den iniş çok diktir ve büyük yuvarlanan
taşlarla kaplı toprağın gevşek hali hem rahatsız edici hem de oldukça
tehlikelidir…Bu dağın adı, rivayete göre, aşırı yağışların olduğu bir mevsimde
ülkenin batısını istila etmek için bu geçit boyunca yürüyen bir Trabzon
kralının ordusunun tamamının üzerine düşen toprak kayması nedeniyle
türetilmiştir” demektedir (Porter, 1822).
İngiliz
Arkeolog John George Taylor da, Karahisar’a da
geldiği ve Doğu Anadolu’yu kapsayan gezisini anlattığı seyahatnamesinde, “…Bize
yakın olan Mutsellim Batran (Müsellim Batıran) Dağı bir Mutsellim (Müsellim-Yönetici)
ve ekibinin oradan geçerken bir toprak kayması tarafından yok edilmesinden
geliyordu. Tabanının etrafındaki arazi, yeraltı kaynaklarının sürekli
filtrelenmesinden dolayı hala tehlikeli bir bataklıktır..” demektedir
(Taylor,1868).
Her
iki seyyah da Erzurum-Kelkit-Şiran-Karahisar yolunu izlemiş, anlatımlarına ve
haritalara göre de, Alucra-Alişar-Turpçu-Karahisar güzergahında yol almışlardır
(Karte von Georgien, Wikipedia). Alman kartograf Richard Kiepert’in,
coğrafyacılar için önemli bir kaynak olan, 1902-1906 tarihleri arasında
hazırlanan Karte von Kleinasien adlı Anadolu haritasının Sivas
paftasında, “Musellim Batran Dağı” isimli bir yer vardır ve Şebinkarahisar Biroğul
Köprüsü, Turpçu, Sipahi, Alişar ve Meryemana arasında gösterilmiştir (Karte von
Kleinasien, Wikipedi).
Richard Kiepert'in Haritasında (Karte von Kleinasien) Müsellim Batıran Dağı
Müsellim Dağı’nın adının, bir yöneticinin maiyeti ile birlikte buradan geçerken aniden meydana gelen toprak kaymasına kapılarak ölmesinden kaynaklandığı açık olmasına karşın, yöneticinin milliyeti ve kimliği tartışmalıdır. Robert Ker Porter, Ovedan adında bir Trabzon kralından ve onun ordusundan bahsederken, Sir William Oueseley bir yargıç ve ailesinden bahsetmekte, John George Taylor da bir Türk yönetici ve maiyetinin bu akıbete uğradığından söz etmektedir. Hatta, John George Taylor, Ermeni tarihçi ve coğrafyacı Gugas İnciciyan’a atfen “…1784 yılında yöneticiliği sırasında Hıristiyanları acımasızca eziyet eden zamanın Erzincan Valisi Çavuşbaşı Süleyman Paşa ve tayfasının Erzincan'dan İstanbul'a giderken bu felakete uğrayan mütesellim olduğunu …” ifade etmektedir (Taylor,1868). Avcak, anlatımlardaki bu olay ile ilgili tarihi somut bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Erzurum-Karahisar
Yolu üzerinde bulunan ve haritada da gösterilen Müsellim Dağı (Müsellim Batıran
Dağı), Yıltarıç, Hacıömer, Turpçu, Alişar, Sipahi ve Sarıyer köyleri
arasındaki, Batmı ve Zevüllük gibi mevkileri ve Meryemana Manastırı’nın
bulunduğu tepeyi de kapsayan, bugün dahi bu yoğun bir toprak kayması
gözlemlenen dağın kendisidir.
Günümüz
haritalarında Müsellim Dağı olarak bir isme rastlanmamakta ve halk arasında da
bilinmemektedir.
Karahisar
“…26 millik (41,84 km) bir yolculuktan sonra, beşinci gün erken saatlerde Karahisar'a vardık. Yaklaşırken bu yerin bir görüntüsünü çizdim. Şehire yaklaştığımızda, devasa bir kayanın eteğinde yer alan kalenin görünüşte zaptedilemez olduğu ve kasabanın bir kısmı görünür durumdaydı; oldukça büyük bir kasaba bulduk; dörtte biri Ermeni mezhebine mensup Hristiyanlar tarafından oluşuyordu; kayanın dik kenarlarına inşa edilmiş kötü döşenmiş sokaklarda birçok iyi ev bulunuyordu. Artık dört gece boyunca arka arkaya yolda olduğumuz için, posta atlarıyla ilgili bazı güçlüklerin ortaya çıkmasından ve ertesi sabaha kadar Karahisar'da kalmamızı zorunlu kılan pek çok şeyden dolayı hoşnutsuzluk duymadım. Karahisar ismi kara kale anlamına gelir, Hamdullah’a göre güçlendirilmiş birkaç yer vardır. O, ayrıca Karahisarın Akshehr ve Erzincan bölgelerine sınır olduğunu söyledi. Konaklayacağımız handa, uyuyan yemek yiyip tiksindirici türden belirli haşereleri toplayan, sigara içen, farklı sınıflardan yolcular ve kuryelerin oluşturduğu kalabalığın arasında oturmak için kendime zorlukla yer bulabildim; fakat Paşa'nın benimle birlikte Erzurum’dan gönderdiği Tatar Musa, efendisinin mektubunu Musellim'e veya valiye götürdü, bunun sonucunda kaldığımız handa en iyi şekilde konaklamam için derhal düzenlemeler yapıldı…”
(Sir William Ouseley,Travels in Various Countries of the East: More Particularly Persia, Vol III, Londra 1823)
Karahisar’dan Koyulhisar’a
“…6.
Gün. Sabah erken saatlerde, on bir gün
önce İstanbul’dan ayrılan bir Tatar kuryesi İran'a giderken buraya geldi; ondan
İngiliz Büyükelçisi olarak Bay Liston'ın, bir Rus ve bir Fransız bakanın Türk
başkentine geldiğini öğrendim. Özenle
ekilmiş, özellikle mısır açısından zengin toprakların ve yontma taştan süslü
kemerli birçok çeşmelerin bulunduğu bir bölgede yolculuğumuza devam ettik; ama
kayalar ve dağlar üzerindeki dar yolumuz batıya doğru akan büyük bir nehrin sağ
tarafı boyunca çok geçmeden son derece tehlikeli hale geldi; buna rağmen zaman
zaman, doğanın sıra dışı güzelliğinin ve ihtişamının tadını çıkardık. Yaklaşık sekiz mil (12,87 km) sonunda, bir
zamanlar üzerinde Kara hisar adında bir kalenin bulunduğu, izole halde büyük
bir kayayı geçtik; bu yer çoktan terk edilmişti; sakinleri bu sabah geldiğimiz yere (aynı adı
taşıyan ve aslında çok benzer olan) yere yeniden yerleşmişlerdi. Yaklaşık 20 millik (32,18 km) yürüyüşümüz
küçük Arpacık köyünde sona erdi, burada bir dere kenarında bir ağacın altında
durduk; iki gün içinde solumuzdan akan ırmağın adının Kelkit ırmağı olduğunu,
bu ırmağın Canik yakınlarındaki Çarşamba’ya ve oradan da Karadeniz'e
döküldüğünü öğrendik.
7.Gün. Yürüyüşümüze beş gibi başladık. İki buçuk mil (4 km) ötede, kayalık bir dağın
eteğinde iki kapılı (bir kaplıca ve hamam içeren) çifte bir yapı gördük; bu
yapı nehrin karşı tarafındaydı; biz, sağ kıyıda, tehlikeli derecede aşınmış ve
o kadar dar bir patikayla uçurumlar arasında yürüdük ki, iki zayıf insan, yaya
olarak bile, bazı yerlerde yan yana geçmeyi başaramazlardı. Neyse ki, güvenli bir şekilde, Arpacık'tan
yaklaşık dört mil (6,43 km) uzakta olan Koyulhisar’a ulaştık..”
Sir
William Oueseley ve yanındakiler, Karahisar’dan ayıldıktan yaklaşık 13 km
sonra, bir zamanlar üzerinde Karahisar adında bir kalenin bulunduğu, çoktan
terkedilmiş olan, sakinlerinin aynı adı taşıyan ve benzer olan, ayrıldıkları
Karahisar’a yerleştiği, izole halde büyük bir kayayı geçmişlerdir.
Sir William Oueseley’in tarif etiği
bu yerin Duman Kayası olması kuvvetle muhtemeldir. İzole bir haldedir, üzerinde
yerleşim kalıntıları vardır, Kale’ye benzemektedir. Heinrich Kiepert’in
haritasında da Ouseley’in yolu Duman Kayası’nın yanından geçmektedir (Karte von
Georgien, Wikipedia).
Duman Kayası’nın “Eski Karahisar” olduğu iddiası, bugüne kadar dile getirilmemiş, araştırılmamış, değerlendirilmemiş ve bir iddia olarak kalmıştır. Sadece Duman Kayası’nın değil, Şebinkarahisar’ın tarihi yeterince ve etraflıca araştırılmamış, sınırlı bilgiler tekrarlanmakla yetinilmiştir.
Duman Kayası (Ocak 2022)
Sonuç
Bu çalışma ile, İngiliz oryantalist
diplomat Sir William Oueseley’in anlatımına dayanılarak, günümüzden 210 yıl
öncesi Şebinkarahisar’ının durumu ortaya konulmuştur. Kısaca ifade etmek
gerekirse, 1812 yılında kalenin ihtişamı ve zaptedilmezliği yanında, Karahisar oldukça
büyük bir şehirdir. Şehirdeki yollar kötü döşenmiş olmasına rağmen güzel evler
de vardır. Hanlar kalabalık ve bazen korkunç uçurumların kenarından geçen yollar
ise kötüdür. Erzurum-Karahisar Yolu ise oldukça hareketlidir. Mısır ekimi
yapılmaktadır ve yontma taştan süslü kemerli birçok çeşme vardır. Karahisar’ın
doğası sıra dışı bir güzelliktedir. İçine gece girildiğinde binicinin atının
kulaklarını bile göremediği yoğun yeşillikte bahçeler vardır.
Yollarımız bugün de kötüdür ve atık süslü kemerli çeşmelerimiz kalmamıştır.
Heinrich Kiepert'in Haritasında (Karte von Georgien) Sir William Ouseley'in İzlediği Yol
Kaynaklar
1- Sir William Ouseley,Travels in
Various Countries of the East: More Particularly Persia,
Vol III, Londra 1823, (Bu makale için
çeviren Ersen Erdem)
2- Sabit Genç, 1812 Yılında Batılı
Bir Diplomat Sir William Ouseley’in İzinde Kars’tan İstanbul’a
Seyahat, 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1, 2020
3- Hadi Belge, Seyyah William
Ouseley’in Gezi Notlarında Amasya (1812), Anadolu Kongreleri
5. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi 26-27 Aralık 2020, Diyarbakır,
Tam Metin Kitabı, sf 777
4- Rıza Kurtuluş, Ouseley, Sir
William, https://islamansiklopedisi.org.tr/ouseley-sir-william
Erişim 08.12.2021 (TDV İslam Ansk. İstanbul 1988,
34.cilt sf. 12)
5- https://en.wikipedia.org/wiki/William_Ouseley
(erişim 02.01.2022)
6- Heinrich
Kiepert, Karte von Georgien, Armenien und Kurdistan aus Heft IV des Atlas
von Asien zu
C. Ritter's Erdkunde https://maps.princeton.edu/catalog/princeton-5999n593
(erişim 04.01.2022)
7- Robert Ker Porter, Travels in
Georgia, Persia, Armenia, ancient Babylonia, &c. &c. : during the years
1817, 1818, 1819, and 1820, Vol II, London 1822, (Bu
makale için çeviren Ersen Erdem)
8- J.G.Taylor, Journal of a Tour in
Armenia, Kurdistan, and Upper Mesopotamia, with Notes of
Researches in the Deyrsim Dagh, in 1866, in: Journal of the Royal
Geographical Society of London,
vol.38 (1868) (Bu makale için çeviren Ersen Erdem)
9- https://tr.wikipedia.org/wiki/Richard_Kiepert
(erişim 04.01.2022)
10- Richard Kiepert, Karte von
Kleinasien. G7430 S400 .K5 BV,
https://maps.princeton.edu/catalog/stanford-pb311wk3338
(erişim 04.01.2022)
Müsellim Dağı (Ocak 2022)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder