14 Ocak 2022 Cuma

 

Yabancı Seyahatnamelerde Şebinkarahisar II 

            İNGİLİZ DOĞU BİLİMCİSİ SİR WİLLİAM OUSELEY’İN  GÖZÜNDEN                                                                      1812’DE ŞEBİNKARAHİSAR

                Giriş

             Seyyahların anlatımları Osmanlı dönemi Anadolu’nun tarihi ve coğrafyasının aydınlatılması bakımından önemlidir. İran’da iki yıl elçilik sekreteri olarak görev yaptıktan sonra 1812 yılında Tebriz’den İstanbul’a gitmek üzere Kuzey Anadolu’yu doğudan batıya kat eden Sir William Ouseley, seyahati esnasında gördüklerini, şahit olduğu olayları ayrıntılı şekilde kaydetmiştir (Genç, 2020). Bu çalışmada, İngiliz Doğu Bilimci (Şarkiyatçı, Oryantalist) ve diplomat Sir William Ouseley’in seyahatnamesinde yer alan Şebinkarahisar ile ilgili izlenimleri ve anlatımları değerlendirilmiştir. 

                Sir William Ouseley

            Tanınmış diplomat ve misyonerler yetiştirmiş bir ailenin üyesi olarak 1767 yılında Galler‘de dünyaya gelen William Ouseley, bir dilbilimci ve şarkiyatçıdır (Belge, 2020). 1787 yılında Galler’den ayrılmış ve Paris’e giderek Fars dili ve edebiyatıyla ilgilenmeye başlamıştır. 1788-1794 yılları arasında  Hindistan’da İngiliz ordusunda subay olarak çalışmıştır. 1796’da İngiltere’ye dönen Ouseley, ertesi yıl Dublin Üniversitesi’nde akademik doktor ünvanı almış ve 1800’de, şarkiyat çalışmalarına katkılarından dolayı 1786-1793 yıllarında İngilizler’in Hindistan genel valisi olan Charles Lord Cornwallis tarafından “Sir” unvanıyla ödüllendirilmiştir. Diplomat olan kardeşi Sir Gore Ouseley’un 1810 yılında Tahran’a elçi tayin edilmesi üzerine ona refakat ederek 1810-1812 yılları arasında sekreterliğini yapmıştır. 1842 yılının Eylül ayında Fransa’nın Boulogne şehrinde ölmüştür (Kurtuluş, 1988).

            Sir William Ouseley çoğu Fars (İran ) kültürü ile ilgili olmak üzere doğu ile ilgi çok sayıda eser bırakmıştır. 1810, 1811 ve 1812 yıllarında İngiltere’den Hindistan’a, Hindistan’dan İran’a ve İran’dan da İngiltere’ye giderken geçtiği Anadolu’da yolculuğu süresince gözlemlerinden oluşan “Travels in Various Countries of the East: More Particularly Persia” isimli eseri ise 1819-1823 yılları arasında üç cilt halinde Londra’da yayınlanmıştır (Genç, 2020).

            Şebinkarahisar, bu eserin 1823 yılında basılan 3. cildinde yer almaktadır. 1 Temmuz 1812’de İngiltere’ye dönmek üzere Tebriz’den yola çıkan seyyah, 5 Ağustos 1912 günü Şebinkarahisar’a gelmiştir.                                                          


                           Sir William Ouseley (https://en.wikipedia.org/wiki/William_Ouseley)

            Sir William Ouseley’in Gözünden 1812’de Şebinkarahisar 

            Şiran’dan Karahisar’a

            “…Şiran'dan saat dokuzda yola çıktık ve bütün gece, yıldızların ışığından algılayabildiğim kadarıyla, birçok yerde çok güzel ve resimlik manzaralar sunan bir ormanın içinden geçtik;  nehirler, vadiler, şelaleler, çıplak kayalar ve keskin ağaçlıklı dağlar vardı.  Dördüncü günün sabahı, yaklaşık sekiz millik bir yoldan sonra, birkaç ağacın altında, Karabekçayır denilen zengin ovayı veya çayırı sulayarak vadinin içerisinde yoluna devam eden nefis bir derenin yanında saat altıda durduk.  Bizim menzilimiz olan 3-4 mil ötedeki karaca köyüne ulaşmamız gerektiğini öne sürmemize rağmen, atlarımız bereketli otlarından faydalanabilsin diye burada kalmaya ikna edildik.  Bu ülkenin ormanları büyük ölçüde soylu çamlardan oluşuyor gibi görünüyordu, ama bu ağaçların içinde oldukça büyük başka ağaçlar da vardı;  ve nadir görülen bazı yabani çalılar ve çiçekler de aynı şekilde buranın bitki örtüsünü oluşturuyordu.  Durduğumuz yerden görünen tepelerin birçoğu, zirvelere kadar hafifçe ağaçlıktı ve birçoğu, onları, omurgadan farklı olmayan veya mazgallı duvarlara benzeyen tırtıklı çizgilerle ayıran olağanüstü keskin, engebeli kaya sırtlara sahipti; ve ağaçların arasına gizlenmiş bir kısmının kenarlarında, uzaktan kalelerin veya diğer yapıların kalıntılarıyla karıştırılabilecek muazzam doğal taş kütleleri vardı. İndiğimiz vadiyi çevreleyen bir tepenin en yüksek kısmında, Türklerin “tepeh” dediği o tümülüs çıkıntılardan ikisi vardı…”

            Anlatımlarda geçen “Karabekçayır”ın Alucra Karabörk köyü, tümülüslerin de yine Alucra’daki İkizler Tepesi adı verilen tepedeki tümülüsler olması kuvvetle muhtemeldir. 

            Müsellim Dağı

            “…Biz bu yerde dinlenirken, yaklaşık kırk adam ve yüzden fazla katırdan oluşan bir kervan Tokat'a giderken yanımızdan geçti.  Gün batımına doğru ilerlerken dereyi geçtik ve bu ülkedeki tarihi veya kökeni belirsiz diğer çoğu kalıntı gibi Cenevizlilere ait duvar parçalarıyla taçlandırılmış yüksek bir kayanın yanından geçtik. … Bu noktanın etrafında kırk kilometre boyunca ülke son derece güzel ve verimliydi; ama yolumuz bizi bazen korkunç uçurumların kenarlarına götürdü.  Duyduğumuza göre, burada depremler sıkça yaşanıyordu;  ve 14. mil (22,53km) civarında hala Musellim dağı veya "valinin tepesi" olarak adlandırılan bir dağı geçtik; burası böyle adlandırılıyordu  çünkü iki veya üç eşi, birkaç çocuğu ve hizmetçisiyle birlikte seyahat eden yüksek rütbeli bir Türk yargıç, ayaklarının altındaki toprağın yarılması ve aniden suyla dolması sebebiyle burada ölmüştür.  Gece yarısından kısa bir süre sonra yolumuzu kaybettik ve bir saatten fazla kalın yeşillik alan arasında dolaştık, bu da öyle yoğun bir karanlığa neden oldu ki atımın kulaklarını bile göremedim…”

            Sir William Oueseley, Karahisar’a gelirken “Valinin Tepesi” de dediği “Müsellim Dağı” isimli bir dağı geçtiğini ifade etmektedir.  Seyyahın izlediği yol, Erzurum-Karahisar yolu olup, Alişar-Turpçu-Biroğul Köprüsü güzergahını izlediği düşünülmektedir (Karte von Georgien, Wikipedia).

            İskoçyalı sanatçı, yazar, diplomat ve gezgin Robert Ker Porter, 1817-1820 yıllarında yaptığı gezilerini anlattığı seyahatnamesinde Karahisar’a gelirken “Moussalim Ovedan'ın adını taşıyan uçsuz bucaksız bir tepeye vardık… Moussalim'den iniş çok diktir ve büyük yuvarlanan taşlarla kaplı toprağın gevşek hali hem rahatsız edici hem de oldukça tehlikelidir…Bu dağın adı, rivayete göre, aşırı yağışların olduğu bir mevsimde ülkenin batısını istila etmek için bu geçit boyunca yürüyen bir Trabzon kralının ordusunun tamamının üzerine düşen toprak kayması nedeniyle türetilmiştir” demektedir (Porter, 1822).

            İngiliz Arkeolog John George Taylor da, Karahisar’a da geldiği ve Doğu Anadolu’yu kapsayan gezisini anlattığı seyahatnamesinde, “…Bize yakın olan Mutsellim Batran (Müsellim Batıran) Dağı bir Mutsellim (Müsellim-Yönetici) ve ekibinin oradan geçerken bir toprak kayması tarafından yok edilmesinden geliyordu. Tabanının etrafındaki arazi, yeraltı kaynaklarının sürekli filtrelenmesinden dolayı hala tehlikeli bir bataklıktır..” demektedir (Taylor,1868).

            Her iki seyyah da Erzurum-Kelkit-Şiran-Karahisar yolunu izlemiş, anlatımlarına ve haritalara göre de, Alucra-Alişar-Turpçu-Karahisar güzergahında yol almışlardır (Karte von Georgien, Wikipedia). Alman kartograf Richard Kiepert’in, coğrafyacılar için önemli bir kaynak olan, 1902-1906 tarihleri arasında hazırlanan Karte von Kleinasien adlı  Anadolu haritasının Sivas paftasında, “Musellim Batran Dağı” isimli bir yer vardır ve Şebinkarahisar Biroğul Köprüsü, Turpçu, Sipahi, Alişar ve Meryemana arasında gösterilmiştir (Karte von Kleinasien, Wikipedi).


                      Richard Kiepert'in Haritasında (Karte von Kleinasien) Müsellim Batıran Dağı 

           Müsellim Dağı’nın adının, bir yöneticinin maiyeti ile birlikte buradan geçerken aniden meydana gelen toprak kaymasına kapılarak ölmesinden kaynaklandığı açık olmasına karşın, yöneticinin milliyeti ve kimliği tartışmalıdır. Robert Ker Porter, Ovedan adında bir Trabzon kralından ve onun ordusundan bahsederken, Sir William Oueseley bir yargıç ve ailesinden bahsetmekte, John George Taylor da bir Türk yönetici ve maiyetinin bu akıbete uğradığından söz etmektedir. Hatta, John George Taylor, Ermeni tarihçi ve coğrafyacı Gugas İnciciyan’a atfen “…1784 yılında yöneticiliği sırasında Hıristiyanları acımasızca eziyet eden zamanın Erzincan Valisi Çavuşbaşı Süleyman Paşa ve tayfasının Erzincan'dan İstanbul'a giderken bu felakete uğrayan mütesellim olduğunu …” ifade etmektedir (Taylor,1868). Avcak, anlatımlardaki bu olay ile ilgili tarihi somut bir bilgiye ulaşılamamıştır.

            Erzurum-Karahisar Yolu üzerinde bulunan ve haritada da gösterilen Müsellim Dağı (Müsellim Batıran Dağı), Yıltarıç, Hacıömer, Turpçu, Alişar, Sipahi ve Sarıyer köyleri arasındaki, Batmı ve Zevüllük gibi mevkileri ve Meryemana Manastırı’nın bulunduğu tepeyi de kapsayan, bugün dahi bu yoğun bir toprak kayması gözlemlenen dağın kendisidir.

            Günümüz haritalarında Müsellim Dağı olarak bir isme rastlanmamakta ve halk arasında da bilinmemektedir.

 


                                                               Müsellim Dağı (Ocak 2022)

            Karahisar

            “…26 millik (41,84 km) bir yolculuktan sonra, beşinci gün erken saatlerde Karahisar'a vardık.  Yaklaşırken bu yerin bir görüntüsünü çizdim. Şehire yaklaştığımızda, devasa bir kayanın eteğinde yer alan kalenin görünüşte zaptedilemez olduğu ve kasabanın bir kısmı görünür durumdaydı; oldukça büyük bir kasaba bulduk; dörtte biri Ermeni mezhebine mensup Hristiyanlar tarafından oluşuyordu; kayanın dik kenarlarına inşa edilmiş kötü döşenmiş sokaklarda birçok iyi ev bulunuyordu. Artık dört gece boyunca arka arkaya yolda olduğumuz için, posta atlarıyla ilgili bazı güçlüklerin ortaya çıkmasından ve ertesi sabaha kadar Karahisar'da kalmamızı zorunlu kılan pek çok şeyden dolayı hoşnutsuzluk duymadım. Karahisar ismi kara kale anlamına gelir, Hamdullah’a göre güçlendirilmiş birkaç yer vardır. O, ayrıca Karahisarın Akshehr ve Erzincan bölgelerine sınır olduğunu söyledi. Konaklayacağımız handa, uyuyan yemek yiyip tiksindirici türden belirli haşereleri toplayan, sigara içen, farklı sınıflardan yolcular ve kuryelerin oluşturduğu kalabalığın arasında oturmak için kendime zorlukla yer bulabildim; fakat Paşa'nın benimle birlikte Erzurum’dan gönderdiği Tatar Musa, efendisinin mektubunu Musellim'e veya valiye götürdü, bunun sonucunda kaldığımız handa en iyi şekilde konaklamam için derhal düzenlemeler yapıldı…”                 


(
Sir William Ouseley,Travels in Various Countries of the East: More Particularly Persia, Vol III, Londra 1823)            


            Karahisar’dan Koyulhisar’a

            “…6. Gün.  Sabah erken saatlerde, on bir gün önce İstanbul’dan ayrılan bir Tatar kuryesi İran'a giderken buraya geldi; ondan İngiliz Büyükelçisi olarak Bay Liston'ın, bir Rus ve bir Fransız bakanın Türk başkentine geldiğini öğrendim.  Özenle ekilmiş, özellikle mısır açısından zengin toprakların ve yontma taştan süslü kemerli birçok çeşmelerin bulunduğu bir bölgede yolculuğumuza devam ettik; ama kayalar ve dağlar üzerindeki dar yolumuz batıya doğru akan büyük bir nehrin sağ tarafı boyunca çok geçmeden son derece tehlikeli hale geldi; buna rağmen zaman zaman, doğanın sıra dışı güzelliğinin ve ihtişamının tadını çıkardık.  Yaklaşık sekiz mil (12,87 km) sonunda, bir zamanlar üzerinde Kara hisar adında bir kalenin bulunduğu, izole halde büyük bir kayayı geçtik; bu yer çoktan terk edilmişti;  sakinleri bu sabah geldiğimiz yere (aynı adı taşıyan ve aslında çok benzer olan) yere yeniden yerleşmişlerdi.  Yaklaşık 20 millik (32,18 km) yürüyüşümüz küçük Arpacık köyünde sona erdi, burada bir dere kenarında bir ağacın altında durduk; iki gün içinde solumuzdan akan ırmağın adının Kelkit ırmağı olduğunu, bu ırmağın Canik yakınlarındaki Çarşamba’ya ve oradan da Karadeniz'e döküldüğünü öğrendik.

            7.Gün.  Yürüyüşümüze beş gibi başladık.  İki buçuk mil (4 km) ötede, kayalık bir dağın eteğinde iki kapılı (bir kaplıca ve hamam içeren) çifte bir yapı gördük; bu yapı nehrin karşı tarafındaydı; biz, sağ kıyıda, tehlikeli derecede aşınmış ve o kadar dar bir patikayla uçurumlar arasında yürüdük ki, iki zayıf insan, yaya olarak bile, bazı yerlerde yan yana geçmeyi başaramazlardı.  Neyse ki, güvenli bir şekilde, Arpacık'tan yaklaşık dört mil (6,43 km) uzakta olan Koyulhisar’a ulaştık..”

            Sir William Oueseley ve yanındakiler, Karahisar’dan ayıldıktan yaklaşık 13 km sonra, bir zamanlar üzerinde Karahisar adında bir kalenin bulunduğu, çoktan terkedilmiş olan, sakinlerinin aynı adı taşıyan ve benzer olan, ayrıldıkları Karahisar’a yerleştiği, izole halde büyük bir kayayı geçmişlerdir.

Sir William Oueseley’in tarif etiği bu yerin Duman Kayası olması kuvvetle muhtemeldir. İzole bir haldedir, üzerinde yerleşim kalıntıları vardır, Kale’ye benzemektedir. Heinrich Kiepert’in haritasında da Ouseley’in yolu Duman Kayası’nın yanından geçmektedir (Karte von Georgien, Wikipedia).

            Duman Kayası’nın “Eski Karahisar” olduğu iddiası, bugüne kadar dile getirilmemiş, araştırılmamış, değerlendirilmemiş ve bir iddia olarak kalmıştır. Sadece Duman Kayası’nın değil, Şebinkarahisar’ın tarihi yeterince ve etraflıca araştırılmamış, sınırlı bilgiler tekrarlanmakla yetinilmiştir.                      


                                                               Duman Kayası (Ocak 2022)

            Sonuç

            Bu çalışma ile, İngiliz oryantalist diplomat Sir William Oueseley’in anlatımına dayanılarak, günümüzden 210 yıl öncesi Şebinkarahisar’ının durumu ortaya konulmuştur. Kısaca ifade etmek gerekirse, 1812 yılında kalenin ihtişamı ve zaptedilmezliği yanında, Karahisar oldukça büyük bir şehirdir. Şehirdeki yollar kötü döşenmiş olmasına rağmen güzel evler de vardır. Hanlar kalabalık ve bazen korkunç uçurumların kenarından geçen yollar ise kötüdür. Erzurum-Karahisar Yolu ise oldukça hareketlidir. Mısır ekimi yapılmaktadır ve yontma taştan süslü kemerli birçok çeşme vardır. Karahisar’ın doğası sıra dışı bir güzelliktedir. İçine gece girildiğinde binicinin atının kulaklarını bile göremediği yoğun yeşillikte bahçeler vardır.

            Yollarımız bugün de kötüdür ve atık süslü kemerli çeşmelerimiz kalmamıştır. 


          Heinrich Kiepert'in Haritasında  (Karte von Georgien) Sir William Ouseley'in İzlediği Yol 

                                           

Kaynaklar

1- Sir William Ouseley,Travels in Various Countries of the East: More Particularly Persia,

      Vol III, Londra 1823, (Bu makale için çeviren Ersen Erdem)

2- Sabit Genç, 1812 Yılında Batılı Bir Diplomat Sir William Ouseley’in İzinde Kars’tan İstanbul’a    

    Seyahat, 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1, 2020

3- Hadi Belge, Seyyah William Ouseley’in Gezi Notlarında Amasya (1812), Anadolu Kongreleri

    5. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi 26-27 Aralık 2020, Diyarbakır, Tam Metin Kitabı, sf 777

4- Rıza Kurtuluş, Ouseley, Sir William, https://islamansiklopedisi.org.tr/ouseley-sir-william 

    Erişim 08.12.2021 (TDV İslam Ansk. İstanbul 1988, 34.cilt sf. 12)

5- https://en.wikipedia.org/wiki/William_Ouseley (erişim 02.01.2022)

6- Heinrich Kiepert, Karte von Georgien, Armenien und Kurdistan aus Heft IV des Atlas von Asien zu

     C. Ritter's  Erdkunde  https://maps.princeton.edu/catalog/princeton-5999n593 (erişim 04.01.2022)

7- Robert Ker Porter, Travels in Georgia, Persia, Armenia, ancient Babylonia, &c. &c. : during the years

     1817, 1818, 1819, and 1820, Vol II, London 1822, (Bu makale için çeviren Ersen Erdem)

8- J.G.Taylor, Journal of a Tour in Armenia, Kurdistan, and Upper Mesopotamia, with Notes of

    Researches in the Deyrsim Dagh, in 1866,  in: Journal of the Royal Geographical Society of London,

    vol.38 (1868) (Bu makale için çeviren Ersen Erdem)

9- https://tr.wikipedia.org/wiki/Richard_Kiepert (erişim 04.01.2022)

10- Richard Kiepert, Karte von Kleinasien. G7430 S400 .K5 BV,

      https://maps.princeton.edu/catalog/stanford-pb311wk3338 (erişim 04.01.2022) 


                                                            Müsellim Dağı (Ocak 2022)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder