Her bir Şebinkarahisarlı, şehrimizin tarihi ve özellikle
de bizler için sembol niteliği taşıyan Kale ile haklı bir gurur duymaktadır. Ancak
yeterince dokumente edilmemiş olması nedeniyle hem tarihimiz hem de Kale
hakkında yeterli bilgi birikimine de sahip değildir.
Birçok Şebinkarahisarlının bilgi birikimi kulaktan
kulağa dolaşan söylenti ve hikâyelerden ibarettir. İlçemizde bilinen Kale dışında, Güneygören
(İsola) Kayası'nda, Eskiköy Duman Kayası'nda, Turpçu Köyü Kalecik Mahallesinde
eski yerleşim yerleri ve aynı zamanda kale/ler olduğu bilinmekte olmasına
karşın son derece değerli tarih ve turizm potansiyeli olan tarihi
yerleşimlerimizi ve kale/lerimizi turizm alanında değerlendirme çabası da yetersiz
kalmaktadır.
İsola, Dukkamma olabilir.
Çok yazılan ve bilinen bir gerçek Şebinkarahisar'ın
ilk kuruluş yerinin İsola (Güneygören) olduğudur. Şehir ilk olarak İsola Kayası
üzerinde kurulmuştur. Şebinkarahisar'ın Hititler dönemindeki adının Dukkamma
olduğu, Hititlerin Şebinkarahisar'ın bulunduğu bölgeye "Azzi-Hayaşa"
ülkesi adının verdikleri konusunda tarihçiler hem fikirdir. Birçok akademik çalışmada, Dukkamma
Şebinkarahisar'ı işaret etmektedir ve İsola (Güneygören) Köyü’nün Dukkamma’nın bulunduğu yerleşke olma
olasılığı hayli yüksektir.
Habip Rıza (Gökçen) Efendi, aile tarihçesinin
Karahisar'a ait bölümünde, büyüklerinden işittiklerinden naklen İsola önlerinde
yapılan bir savaştan bahsetmektedir. Habip Rıza Efendi'nin bu anlatımı, Hitit
İmparatoru II. Murşili'nin, "Azzi" ülkesine yaptığı seferi akla getirmektedir. II. Murşili’nin Yıllıkları adı verilen
tabletlerden elde edilen bilgiler göre,
Murşili II, tahta çıkışının 10.
yılında (yaklaşık M.Ö. 1335 yılında) Azzi-Hayaşa seferine çıkar ve sınır
bölgesinde bulunan Ingalava şehrinden hareketle Azzi- Hayaşa üzerine yürür.
Aripša (Giresun) ve Dukkamma (Şebinkarahisar) dışındaki şehirler savaştan
çekinirler. Aripša'lıların gece baskınını engelleyen, Murşili II onların
şehirlerini çok ağır şekilde yağmalatır. Bu durum karşısında Dukkammalılar
teslim olacaklarını, Hitit ordusuna gönüllü katılacaklarını, ancak şehirlerinin
yağmalanmamasını isterler. Dukkammalılar dan 3000 kişiyi Hattuşaş’a götürmek
için ayıran Murşili II, şehrin yağmalanmasını engeller.
Habip Rıza Efendi'nin, savaşı İsola hükümdarının
kazandığı ve İsola'daki şehrin ahalisinin çok olduğu şeklindeki anlatımı ile II. Murşili'nin, şehri yağmalatmaması ve
3000 kişiyi alıp götürmesi birbiri ile örtüşmektedir. Bu da, İsola'nın
Dukkamma olma olasılığını bir hayli güçlendirmektedir.
İsola'nın Dukkamma olması neden önemlidir? Azzi
ülkesi ve Azzililer hakkında Hitit tabletlerindeki sınırlı anlatımdan başka
birşey bilinmemektedir. Buna karşılık birçok akademik çalışmada, Dukkamma, Azzi
ülkesinin merkezi olarak kabul edilmektedir. İsola'nın Dukkamma olduğu kabul gördüğü
taktirde burada yapılacak kazılar, haklarında hiçbir şey bilinmeyen Azzililer
ve Şebinkarahisar'ın Azzi/Hitit dönemi tarihi hakkında birçok bilginin ortaya
çıkmasına ve şehrimizin tarihinin aydınlanmasına yardımcı olacaktır. Günümüzde,
nasıl Hitit şehirleri ziyaretçi akınına uğruyorsa, Azzi'nin başkenti Dukkamma'nın da yoğun ilgi göreceği
ve tarih turizmi alanında değerlendirilebileceği
oldukça açıktır.
Bayramköy'ün Nikopolis olması önemlidir
Yine, Şebinkarahisar tarihi yazılırken, Romalı
komutan ve devlet adamı Gnaeus
Pompeius Magnus'un M.Ö. 65 yılında ilçemizin Bayramköy
bölgesinde, Pontos kralı VI. Mithridates'in ordusu ile Roma İmparatorluğu
ordusunun yaptığı savaşta, Mitridates'in ordusunu yendikten sonra zafer kazanma
evi anlamına gelen "Nikopolis" kentini kurduğu belirtilir. Diğer
deyim ile Nikopolis'in Bayramköy'ün bulunduğu yerde olduğu ifade edilir. Her ne kadar bazı kaynaklarda Pompeius'un
kurduğu Nikopolis şehrinin, Suşehri'nin Pürk Köyünün (Şimdiki Yeşilyayla)
bulunduğu yerde olduğu belirtilmekte ise de detaylı yapılan inceleme ve
değerlendirmeler ışığında Nikopolis'in Bayramköy’de olduğu düşüncesi
yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bu düşünceye temel teşkil eden unsur ise Meryem Ana
Manastırıdır. Bazı kaynaklar, ilçemizdeki Meryemana Kilisesi'nin,
Hristiyanlığın kabulü yıllarında bu nedenle şehit olduğu kabul edilen 45
kişinin anısına, MS 472 yılında Nikopolis'te yaşayan St John tarafından yaptırıldığı ifadelerine yer vermektedir. Manastırdan
bakıldığında Bayramköy - Nikopolis görülmekte yine Bayramköy - Nikopolis'te
yaşayan biri sabah kalktığında güneşin doğduğu yönde Manastır’ı
görebilmektedir. Hayırsever bir kişinin kendisinin de sürekli olarak anılmasını
isteyeceği göz önünde bulundurulduğunda, Nikopolis'in Meryem Ana Manastırı ile
aynı bölgede birbirini görebilecek uzaklıkta yapılmış olması gerektiği
düşüncesini kuvvetlendirmektedir. Yerleşkenin Suşehri Pürk-Yeşilyayla Köyü
olarak kabul edilmesi halinde, St John'un söz konusu manastırı Pürk-Yeşilyayla yakınında
bir yere değil de, neden Şebinkarahisar'ın Kayadibi Köyüne yaptırdığı sorusu
akla gelmektedir. Ayrıca, Pürk'te hiçbir kalıntı yoktur ve kalabalık bir şehirden
hiçbir kalıntı kalmamasının anlaşılır yanı da bulunmamaktadır.
Meryem Ana Manastırı ile Yeşilyayla Köyü arası: kuş
uçuşu 35 km dir ve bu köyden manastırın görülmesi mümkün değildir. Her iki
nokta arasında yer alan doğrusal hattın yükseklik eğrisi Şekil 1’de
görülmektedir.
Şekil
1. Yeşilyayla Köyü ile Meryem Ana Manastırı arasındaki yükseklik kesiti.
Buna karşılık Bayramköy ile manastır arasındaki
uzaklık kuş uçuşu 8.5 km dir ve manastır her iki noktada birbirini çok açık bir
şekilde görmektedir. Hattın yükseklik değişimi Şekil 2’de verilmiştir.
Şekil
2. Bayramköy ile Meryem Ana Manastırı arasındaki yükseklik kesiti.
Zamanında bu bölgenin
tek kenti ve MS 1. YY ‘da Roma'nın Armenia Minor
eyaletinin başkenti olan Nikopolis, Komana, Polemonium, Neocæsarea (Niksar),
Sebasteia (Sivas) karayollarının kesiştiği yerde
olduğu için oldukça önemli bir konuma sahip olmuştur. Roma
İmparatoru Hadrianus, MS 129-131 yıllarında Anadolu'ya yaptığı gezide, Neokoros
(İmparator Tapınağı Sahibi) şehir ünvanına sahip Nikopolis'e de uğramıştır. O
dönemde şehirde Agusti Sunağı yanında Zeus Nicephorus
ve Zafer anıtları vardır.
MS 311 ile 324 tarihleri arasında hüküm süren İmparator Licinius döneminde Hristiyanlık Romalılar
tarafından yasaklanmışken, MS 319 yılında Nikopolis sakinlerinin bir kısmı
Hristiyanlığı kabul etmiştir. Yasaklama çerçevesinde yapılan baskı ve zulümler
sonucunda 45 kişi Hristiyan olduklarını itiraf etmişlerdir. Bunlar cezaevine
atılmış daha sonrada öldürülmüştür. Doğu Ortodoks Kilisesi ve Roma Katolik Kilisesi, şehit
olarak kabul ettiği bu 45 kişi için her 10 Temmuz'da saygı günü
düzenlemektedir.
Nikopolis, MS 2. ve 3. yüzyılda metropolis konumuna ulaşmış
ve MS 372 tarihinde Piskoposluk merkezi olmuştur. MS 499 yılında yaşanan çok büyük bir depremde
onarılmaz şekilde yıkılan Nikopolis zamanla sıradan bir şehir halini almıştır.
Bayramköy'ün Nikopolis olması neden önemlidir? Burada,
Efes boyutlarında ve aynı öneme sahip, kalabalık ve büyük bir şehirden bahsediyoruz.
Her ne kadar bu şehirden Efes'te olduğu
gibi gözle görülür kalıntıların varlığı henüz bulunmamış olsa da, ciddi bir
araştırma ve arkeolojik kazılar sonucunda şehir kalıntılarına ulaşmak mümkün
olacaktır. Şehir, Hristiyanlık için de önemli olduğu için, kutsal bir ziyaret
merkezi, bir tür "hac mekanı" veya "dini turizm ögesi" niteliğini
alacağı düşünülmektedir.
Koloneia da öne çıkarılmalı.
Koloneia ve Kale, Nikopolis'in 499 yılında yaşanan
8 şiddetindeki depremde tamamen yıkılmasından ve zaman içerisinde boşalmasından
sonra önem kazanmıştır. 415 yılında, Paul taraftarları da denilen
Paulicienler’in yoğun olarak yayıldığı bölge içinde, St Paul’un mektuplar
gönderdiği altı kasabanın adını taşıyan altı kolun merkezi olan Koloneia, asıl
önemine Bizans İmparatoru Justinianus Dönemi’nde kavuşmuş ve piskoposluk
merkezi haline gelmiştir.
Procopius'a göre, 527-565 yılları arasında hüküm
sürmüş olan Bizans İmparatoru Justinianus, şehir merkezi olarak kabul ettiği
Koleneia’yı güçlendirmek için çok çaba sarf etmiş, Kale'yi daha güçlü hale
getirtmiş ve surlarını onattırmıştır. Ayrıca Kale'ye bir kilise yaptırmış ve bu
süreç içinde bölgeye zenginlik sağlamıştır.
Koloneia, Kale sayesinde zamanla Bizans
İmparatorluğunun kuzey doğu sınırındaki kalelerin en önemlisi ve Koloneia
Themasının en önemli şehri konumuna ulaşmıştır. Bizans döneminde de kaleler
genellikle yüksek ve sarp kayaların üzerine yapılıyor olması nedeniyle Procopius
eserinde "Dağ tepesi uçurumunda" nitelemesi ile Kale'nin bu
niteliğini açıkça ortaya koymuştur. Tarihçi W.M. Ramsay'a göre,
Şebinkarahisar'ın askeri önemi o kadar büyüktür ki Bizans Savaşlarının başlıca
kalelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Bizans döneminde, Gümüşhane ve Kemah'ı da kapsayan idari birim olan Koloneia
Theması'nın idare merkezi olarak Kögonya
(Koloneia) olarak adlandırılan şehir ve
kale, ekonomik öneme sahip şap madenlerinin üretim ve dağıtım merkezi olmasının
yanı sıra, Sebasteia (Sivas) - Satala (Kelkit Sadak Köyü) -Theodosiopolis
(Erzurum) güzergâhında uzanan Bizans Askeri Yolu olarak tanımlanan ulaşım güzergahı
üzerindeki stratejik konumu ile ekonomik ve askerî merkez işlevi kazanmıştır.
Kale, tarihi esas alınarak
tanıtılabilir
Şap madeninden kaynaklanan önemi, Selçuklu
döneminde ve Osmanlı döneminde de süren, Selçuklu'daki adı Keygune olan Şebinkarahisar, bir zamanlar, Giresun ve
Ordu'yu da kapsayan bu bölgenin merkezi konumundadır.
1071 yılı Malazgirt Savaşı'ndan sonra
Sultan Alpaslan'ın o tarihte adı Kögonya olan Şebinkarahisar ve havalisini Emir
Mengücek'e kılıç hakkı adı altında ikta olarak verdi. Erzincan'da bulunan ve 1162 'den 1225 yılına
kadar da beyliği yöneten Mengücek Emiri Fahreddin Behramşah, Şebinkarahisar'a yönelik bir Bizans
saldırısına karşı Şebinkarahisar'a gelerek Avutmuş'ta yapılan savaşı
kazandıktan sonra Avutmuş mahallesine bir cami yapılmasını emrederek, yönetimi
oğlu Muzafferiddin Mehmed’e bırakarak, Erzincan’a geri döndü. Fahreddin
Behramşah’ın ölümünden sonra, 1225-1228
yılları arasında Şebinkarahisar Emiri olan Muzafferiddin Mehmed'in kaleyi
onardı. Kalenin, şu anda da kullanılan ana kapısının Selçuklu ya da Türk yapımı
olduğu konusunda tarihçiler hemfikir.
Selçuklu tarihçisi İbni Bibi ,
Selçukname isimli eserinde, Şebinkarahisar Kalesi'nden “...sınırsız ve
benzersiz zahirelere, denizler gibi dalgalanan derin su sarnıçlarına, kırk
depoya, dağlar gibi üst üste yığılmış üç ev dolusu yağ, bal, badem, şeker, tuz
ve oduna ve ‘orada akla gelebilecek her şey en iyi cinsiyle ve bol miktarda
vardı./ Savaş atlarının ve ceng aletlerinin sayısı hesaba kitaba gelmezdi./ Bin
kişi orada yüz yıl yaşasa, seçkin bir süvari olarak taş gibi kalırdı./
İçecekten, yiyecekten, giyecekten gerekli olan başka her şeyden ve serilecek
eşyadan/ Orada yeteri kadar ve iyi kalitede vardı. Kimsenin dışarıya bir ihtiyacı
yoktu.’ şeklinde tasvir edilen duruma sahip ...” şeklinde söz ediyor.
Bilindiği
gibi, Kale'yi ve de Şebinkarahisar'ı, Fatih Sultan Mehmet Osmanlı topraklarına
kattı. Tursun Bey tarafından II. Beyazıt döneminde yazılan Tarih-i Ebü'l-Feth isimli kitaptaki ifade
ile, "Azerbaycan kalelerinin en ünlüsü olan, sarplık ve sağlamlığı ile kale -ki ne kale ki burcu
göğün en yüce katı/bozulmaya karşı korunmuş, zarara karşı güvenli-"
Şebinkarahisar Kalesi 1473 Otlukbeli Savaşı
dönüşü fethedildi.
Fethedildiğinde,
bir kale, bir grup gayrimüslim ve kalede yaşayan Müslüman asker nüfustan oluşan
Şebinkarahisar, devletin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalar ile zaman
içinde şehir niteliğine kavuştu. Osmanlı-Akkoyunlu çekişmesi nedeniyle köylerin % 40'ı boşalmış olmasına rağmen,
kalesi ve şap madeni sayesinde sadece Şebinkarahisar'da yerleşik önemli bir
nüfus bulunuyordu. Yine kalesi ve şap madeni sayesinde de zaman içinde
Osmalının idari yapılanması içinde önemli bir konuma ulaştı. Yavuz
Sultan Selim tarafından 1515 yılında
çıkarılan bir kanunname ile Karahisar-ı Şarki sancağı kuruldu.
Ancak zaman içerisinde bu önemini yitiren
ilçemizde, ayaktaki tek Osmanlı eseri ne yazık ki, Fatih Camii'dir. Bunun
dışında, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de kullanılan Kale başlı başına bir tarih turizmi öğesidir.
Sonuç
Kısacası tarih içerisinde farklı isimlerle anılsa
da, Dukkamma, Nicopolis, Koloneia, Keygune, Karahisar-ı Şarki ve de
Şebinkarahisar’ın; Hitit/Azzi, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet şeklindeki
süreç ile bir turizm merkezi niteliği kazanma potansiyeli oldukça yüksektir.
Öncelikle yapılabilecekler değerlendirildiğinde; İsola
(Güneygören), Bayramköy ve Kale'de arkeolojik kazı çalışması başlatılmalı, Taşhan,
Fatih Camii ve çevresi, Behramşah Cami, Hristiyanlar için çok önemli bir merkez
olan Nikopolis (Bayramköy) ve Meryemana Manastırı ve ile diğer tarihi eserler
yerel özellik ve ürünler ile birlikte bir bütün olarak ele alınıp turizm
alanında pazarlanmalıdır. Bu ilçe
ekonomisi için oldukça önemli bir ek gelir kaynağı anlamına gelmektedir.
Bunu başarmak için başta Şebinkarahisar yerel
yönetimi olmak üzere, herkese büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Ancak bu
durum, gönüllüğün ve Şebinkarahisar sevdasının asıl unsur olarak göz önünde bulundurulması
gereken, uzun soluklu bir çaba gerektirmektedir.
KAYNAKLAR
1- Besim Darkot, Karahisar, İslam Ansk. C. 6, sf.
280, İst. 1955
2- Habip Rıza Efendi (Gökçen) Aile Tarihçesi
"Karahisar'a Ait" bölümü, 1933
3- Şebinkarahisar Tarihi, Yeni Şebinkarahisar, 4
Mart 1975, "Koloneia Dini Bölgesi İle Nikopolis’in
Tarihi
ve Folkloru, Atina 1964"dan çeviren
İ. Hakkı Uluğ
4- Anthony Bryer-Davıd Wınfıeld, The Byzantıne
Monuments And Topography of The Pontos,
Washington 1985 (İngilizceden çeviren Ersen Erdem)
5- Hasan Tahsin Okutan, Şebinkarahisar, Giresun
1944
6- Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, Arkeoloji ve
Sanat Yay.İstanbul 2012
7- W.M
Ramsay, Anadolu'nun Tarihi Coğrafyası, çev. Mihri Pektaş, İstanbul 1961
8- Metin Alpaslan, II Murşili Dönemi, Doktora Tezi,
İstanbul 2006
9- Koray Özcan, Anadolu’da Selçuklu Dönemi Yerleşme
Tipolojileri II: Karahisarlar,
Milli
Folklor Dergisi, Sayı 77, 2008
10- Fatma
Acun, Osmanlı Döneminde Anadolu Şehirlerinin Gelişmesinde Devletin Rolü: Karahisar
Örneği, TTK Belleten Dergisi'nin Nisan
2001, sayı 242'den ayrı basım
11- Pınar
Bülbül Yaman, Hitit Döneminde Anadolu
Coğrafyası, Yüksek Lisans Tezi, Afyon 2006
12- Remzi
Kuzuoğlu, Eski Asurca Metinlerde Geçen
Coğrafya Adları, Doktora Tezi, Ankara
2007
13- http://www.deprem.gov.tr/sarbis/Veritabani/Tarihsel.aspx
14-
http://en.wikipedia.org/wiki/Nicopolis_%28Pontus%29
15-
http://www.livius.org/mi-mn/mithridates/mithridates.htm
16- http://en.wikipedia.org/wiki/Kingdom_of_Pontus
17- http://tr.wikipedia.org/wiki/Gnaeus_Pompeius_Magnus
18-
http://oca.org/FeastSaintsViewer.asp?FSID=101984
19-http://baydin2.blogspot.com.tr/2014/(İsola Köyü
Dukkamma'mı?)
20-http://baydin2.blogspot.com.tr/2014/02/kalesi-sebinkarahisarlolarak-kalemiz.html
21-http://baydin2.blogspot.com.tr/2013/02/yerel-tarih_1101.html
(Dukkamma)
22-http://baydin2.blogspot.com.tr/2013/02/yerel-tarih_23.html
(Bayramköy ve Nikopolis)